Ayak ne demek? Anlamı nedir?
Ayak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Ayak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Ayak
Anlamlar:
1. Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Anatomi
2. Bacak
3. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri
Örnek: "İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var."
4. Vücudun belden aşağı bölümü
Örnek: "Ayağına bir pantolon çekti."
5. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi
Örnek: "Senin ayağınla köye akşama kadar varamayız."
6. Basamak
7. Futun küpü alınarak hesaplanan değer
8. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
Özelliği / Tipi / Türü: Halk ağzında
9. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut
10. Göl ayağı
Özelliği / Tipi / Türü: Coğrafya
11. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler
Özelliği / Tipi / Türü: Edebiyat
12. Halk edebiyatında uyak
Özelliği / Tipi / Türü: Edebiyat
Örnek: "Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler."
13. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta
Özelliği / Tipi / Türü: Matematik
Örnek: "Dikme ayağı."
14. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
Özelliği / Tipi / Türü: Spor
15. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu
Özelliği / Tipi / Türü: Spor
16. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri
Özelliği / Tipi / Türü: Madencilik
İçinde Ayak geçen birleşik ve kökteş kelimeler: ayakaltı, ayak atışı, ayak bağı, ayakbastı, ayak bileği, ayak divanı, ayak hatası, ayak havlusu, ayak işi, ayak izi, ayakkabı, ayak keseri, ayak kirası, ayak oyunu, ayak perde, ayak satıcısı, ayak tabanı, ayaktakımı, ayak tarağı, ayak tedavisi, ayak tenisi, ayak teri, ayak topu, ayakucu, ayak ucu, ayaküstü, ayaküzeri, ayakyolu, ayağı bağlı, ayağı uğurlu, ayağı üzengide, ayağına çabuk, ağırayak, altıncı ayak, arka ayak, beşinci ayak, bir ayak evvel, birinci ayak, çatal ayak, dördüncü ayak, dört ayak, düzayak, giderayak, gömme ayak, ikinci ayak, kırkayak, önayak, ön ayak, sacayak, takma ayak, üçayak, üçüncü ayak, yalancı ayak, yalın ayak, yarım ayak, tepeden ayağa, danaayağı, domuzayağı, duvar ayağı, eli ayağı düzgün, göl ayağı, horozayağı, itayağı, kazayağı, kediayağı, kurtayağı, sacayağı, tavşanayağı, tavukayağı, turnaayağı, eline ayağına çabuk
Ayak hakkında eş anlamlı kelimeler
Ayak eş anlamlısı
ayak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : kadem , fut , bacak , basamak , göl ayağı
Ayak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Ayak zıt anlamlısı
Ayak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Ayak ile ilgili 57 örnek cümle
"Ayak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Ayak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. İnsanlarda iki ayak vardır
2. Büyüklerin yanında ayak ayak üstüne atılmazmış
3. İskemlenin bir ayağı kırılmış
4. Ayağında donu yok, faytonla gezmek istiyor
5. Birkaç ayak merdiveni çıktıktan sonra..
6. Bu ayakla oraya zamanında ulaşamayız
7. Ayaklarımızı biraz açalım
8. Gülmenin bir ayağı ağlamaktır
9. Böyle ayaklara alışığız
10. Hastamız biraz ayağa kalkınca sevindik
11. Olay karşısında mahalle ayağa kalktı
12. Allah razı olmadı, ayağı dolaştı işte
13. Sanık, kendi ayağı ile gelip teslim oldu
14. Bu iş kendi ayağı ile geldi, şansım varmış
15. Arabayı aldığımızdan beri ayağımız yerden kesildi
16. Çocuğun ayağına çelme taktı
17. Onun ayağına çelme takmak istiyorlar
18. Geçmişte yaptıkları şimdi ayağına dolaşıyor
19. Koskoca adam ayağına geldi, yine de evet demedi
20. Adam ayağıma gelmişti, kıramadım
21. Pek bir şey vermedim, ayağıma geldi
22. Fırsat ayağına gelmişti, iyi değerlendirdi
23. Haydi yürü, gidelim, ayağına kira mı istiyorsun?
24. Artık gelmez oldun bize, ayaklarına kira mı istiyorsun?
25. Oradan ayağını alamıyor
26. Hasta sağ ayağını alamıyordu, şimdi iyi
27. Bugün yarın yola çıkacak, ayağını sürüyor
28. Böyle ayağını sürümek olmaz, vakit geçiyor, işine geç kalacaksın
29. İyice yaşlı ve hasta, sanki ayağını sürüyor
30. Ayağını sürümüşsün galiba, ev konuk doldu
31. Onu ayağının altına almak isterdi, öldüresiye hem de
32. Önerimi ayağının altına almakla iyi etmedin, pişman olacaksın
33. Vapura bir an önce ayak atmaktan başka kaygım yoktu
34. İstanbul’a ayak attığının ikinci günü, kaza geçirmiş
35. Onun evine ayak atmış değilim
36. Buraya ayak atmaz oldu
37. Sabahın sekizinde İstanbul’a ayak basmak güzeldi
38. Oraya bir daha ayak basmak istemiyorum
39. Ben oraya ayak basmadım
40. Artık oraya ayak basmamak kararındayım
41. Hasta, ayak sürüyerek bir yere çöktü
42. Çocuk, giderken ayak sürümekteydi
43. Böyle ayak sürümekle kurtulamazsın işten, yap da kurtul
44. Çağa ayak uydurmak gerekir
45. Böyle ayak yapmakla eline bir şey geçmez
46. Ayakları dolaşmak böyle olur işti, ettiğini buldu
47. Elden düşme bir arabamız oldu, ayaklarımızı yerden kestik yani
48. Ayakta iki tek atıp çıktık
49. İçeri girdiğimizde herkes ayaktaydı, her kafadan bir ses çıkıyordu
50. Salon dolmuş, çoğu ayakta kalmıştı
51. Müdür, lütfen buyurun, ayakta kalmayın deyip yer gösterdi
52. Sinan’ın yapıları yüzyıllardır oldukları gibi ayakta kalmıştır
53. Böyle ayakta kalmak büyük istençle olur
54. Müdür onu yarım saat boşuna ayakta tutmuştu
55. Burayı ayakta tutan işçilerdir
56. İki gündür yoldayız, ayakta uyuyoruz
57. Bu çocuk ayakta uyuyor, iş göremez
Diğer dillerde Ayak
İngilizce: Foot
Spanish: Pie
German: Fuß
French: Pied
Italian: Piede
Ayak ile ilgili atasözleri
Aşağıda Ayak hakkında ve içinde Ayak kelimesi geçen, Ayak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: akılsız başın cezasını (zahmetini) ayak çeker
Anlamı: bir işte düşüncesizce davranan kişi her türlü olumsuz sonuca katlanır.
Atasözü: atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz
Anlamı: küçükler büyüklerin yanında hadlerini bilmelidir.
Atasözü: ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta
Anlamı: 1) çobanların akşam erken yatması, sabahleyin erken kalkması gerekir; 2) genel düzene yardımcı olan araçlar varsa yönetici rahat eder yoksa çok uyanık olması gerekir.
Atasözü: ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz
Anlamı: insan, yaşamı boyunca çeşitli engellerle ve güçlüklerle karşılaşır.
Atasözü: baş nereye giderse ayak da oraya gider
Anlamı: küçükler büyüklerin izinde gider, her işte onları örnek tutarlar.
Atasözü: boş çuval ayakta (dik) durmaz
Anlamı: 1) karnı doymayan kimse çalışamaz; 2) bilgisiz ve yeteneksiz bir kişi, kendisine verilen görevlerde tutunamaz.
Atasözü: dayak cennetten çıkmıştır
Anlamı: dayağın yola getirici bir etkisi vardır.
Atasözü: insan ayaktan, at tırnaktan kapar
Anlamı: birçok hastalık insana ayağını üşütmesi, ata da tırnağı yoluyla gelir.
Atasözü: merdiven ayak ayak (basamak basamak) çıkılır
Anlamı: en yüksek mevkiye yavaş yavaş yükselerek çıkılır.
Atasözü: seyrek git sen (sıkça varma) dostuna, kalksın ayak üstüne
Anlamı: kişi dostuna sık sık giderse seyrek gittiğinde gördüğü konukseverliği görmez.
Ayak ile ilgili deyimler
Aşağıda Ayak hakkında ve içinde Ayak kelimesi geçen, Ayak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ayağı (ayakları) dolaşmak
Anlamı: yürürken telaştan ayakları birbirine takılmak.
Deyim: ayağı (ayakları) suya ermek
Anlamı: bir gerçeği anlayarak aklı başına gelmek.
Deyim: ayağına (ayaklarına) kapanmak
Anlamı: 1) alçalırcasına yalvarmak: 'Sandılar ki ihtiyar bahçıvan, paçaları sıvayacak, yeğenine Rabia'yı almak için paşanın ayaklarına kapanacak.' -H. E. Adıvar. 2) bağışlanmak için yalvarmak.
Deyim: ayağını (ayaklarını) öpeyim
Anlamı: hlk. 'yalvarırım' anlamında kullanılan bir söz.
Deyim: ayağını (ayaklarını) sürümek
Anlamı: 1) verilen bir işi ağırdan almak; 2) bir yerden uzaklaşmak üzere bulunmak; 3) halk inanışına göre bir kimse gelirken ardından başkalarının da gelmesine yol açmak; 4) ölmek üzere olmak.
Deyim: ayağının (ayaklarının) altını öpeyim
Anlamı: 'yalvarırım' anlamında kullanılan bir söz: 'Dadıcığım merhamet... Ayaklarının altını öpeyim...' -H. R. Gürpınar.
Deyim: ayak açmak (vermek)
Anlamı: âşıklar arasındaki tartışmalarda veya sıralı söyleyişlerde söze başlamak amacıyla kelime, kelimeler takımı, dize, beyit ile konuyu belirtmek.
Deyim: ayak almak
Anlamı: müz. hlk. ayak, çalınan çalgıya uymak.
Deyim: ayak atmak
Anlamı: 1) girmek: 'Kalabalıktan en hoşlanan insan vagona ayak attı mı derhâl bir inziva hastalığına tutulur.' -R. N. Güntekin. 2) ilk kez gitmek.
Deyim: ayak bağı olmak
Anlamı: bir yere gidilmesine veya bir işin yapılmasına engel olmak: Bu çocuk bana ayak bağı oluyor.
Deyim: ayak basmak
Anlamı: 1) bir yere varmak, ulaşmak: 'Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum.' -K. Bilbaşar. 2) girmek, gelmek, uğramak: 'Köy evinin içine ayak basar basmaz, elbette bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur.' -S. F. Abasıyanık. 3) mesleğe girmek; 4) bir yere bağlanmak.
Deyim: ayak basmamak
Anlamı: bir yere hiç uğramamak: 'Tevfik'in kızı, kendi evladı gibi büyüttüğüm çocuk, konağa ayak basmıyor.' -H. E. Adıvar.
Deyim: ayak çekmek
Anlamı: kandırmaya çalışmak, avutmak.
Deyim: ayak diremek
Anlamı: bir düşünceyi, bir davranışı sonuna kadar sürdürmek, kendi tutumundan şaşmamak: 'İnek sütü içmemekte hep böyle ayak direyecek misiniz?' -N. Hikmet.
Deyim: ayak oyununa gelmek
Anlamı: kandırılmak.
Deyim: ayak sürümek
Anlamı: 1) verilen bir işi ağırdan almak; 2) gönderilen yere isteği ile gitmemek.
Deyim: ayak tutmak
Anlamı: hlk. 1) mâni yarışmalarında karşısındakine uyması gereken uyağı vermek: 'Mânicilerden biri 'gülerler' diye bir ayak tutar, ona biri karşılık verir.' -S. Birsel. 2) öncülük etmek; 3) söz açmak; 4) ileride söylenecek bir söze önceden zemin hazırlamak.
Deyim: ayak uydurmak
Anlamı: 1) yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak; 2) ayak açmak; 3) mec. kendi gidiş ve davranışını başkasınınkine benzetmek: 'Âdettir, genç kızlar girdikleri ailenin terbiyesine, gidişine ayak uydururlar.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: ayak üstünde olmak
Anlamı: 1) dinç olmak, canlı olmak: 'Enişte, delikanlıları gölgede bırakacak kadar çalıştı; hâlâ ayak üstünde.' -S. M. Alus. 2) iş görür durumda olmak.
Deyim: ayak vermek
Anlamı: âşık atışmalarında dinleyicilerden biri uyak belirtmek.