Artma ne demek? TDK sözlük anlamı nedir?


Google News

Yayınlama: 2 yıl önce

Okuma süresi: 3 dakika

Artma kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Artma hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...

Kelime: Artma

Anlamlar:

1. Artmak işi

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Tiyatrolar sayıca arttı, bunun sonucu seyirci sayısında da artma oldu."

"Metin And"


Artma eş anlamlısı

Artma hakkında eş anlamlı kelimeler

Artma eş anlamlısı

artma kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Fazlalaşma , Çoğalma


Artma zıt anlamlısı

Artma hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Artma zıt anlamlısı

Artma kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Diğer dillerde Artma

İngilizce: Increase

Spanish: Aumentar

German: Zunahme

French: Augmenter

Italian: Aumentare


Artma ile ilgili atasözleri

Artma ile ilgili atasözleri

Aşağıda Artma hakkında ve içinde Artma kelimesi geçen, Artma ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: işten artmaz, dişten artar

Anlamı: biriktirme, çok çalışmakla kazanıp yemekle değil, kazandıklarımızın bir kısmını bir kenara ayırmakla olur.


Artma ile ilgili deyimler

Artma ile ilgili deyimler

Aşağıda Artma hakkında ve içinde Artma kelimesi geçen, Artma ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: (bir işte) saç sakal ağartmak

Anlamı: o işte uzun zaman çalışmış, emek vermiş olmak.

Deyim: (birine veya bir şeye) taş çıkarmak (çıkartmak)

Anlamı: biri ötekinden özellik, yetenek vb. bakımından üstün olmak: 'Zaten yol boyunca hem lezzetli hem de buzdolabına taş çıkartacak sulardan geçeceğiz.' -N. F. Kısakürek.

Deyim: (birinin) yüzünü ağartmak

Anlamı: beğenilir iş yapmak, iş ve davranışlarıyla yakınlarının övünmesine sebep olmak: 'Bu zaferle Mustafa Kemal, ordumuzun yüzünü ağartmış, milletimizin yüzünü güldürmüştür.' -E. C. Güney.

Deyim: (birinin) yüzünü kızartmak

Anlamı: bir kimsenin utanmasına sebep olmak, birini utanacak duruma düşürmek.

Deyim: cıcığını çıkartmak

Anlamı: cıcığı çıkmak.

Deyim: emekliye ayırmak (çıkarmak, çıkartmak)

Anlamı: kanuna göre aylık bağlayarak bir görevliyi görevinden ayırmak: 'Size bir fenalık edebilir, sizi işinizden attırır, vekâlet emrine alır, vakitsiz emekliye çıkartabilir.' -H. Taner.

Deyim: enseyi karartmak

Anlamı: ümitsizliğe kapılmak, karamsarlığa düşmek.

Deyim: göğsünü kabartmak

Anlamı: bir olay dolayısıyla kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek: 'Duvarda, güneşe karşı / Göğsünü kabartan bir güvercin / İçimde öksüzün gözyaşı / Yıkılan yıllar için' -H. F. Ozansoy.

Deyim: gönlünü karartmak

Anlamı: yaşamaya karşı sevgi ve isteğini azaltmak: 'Tabiatın bu eşsiz güzellikleri karşısında o birtakım gevezeliklerle benim kafamı ağrıtacak, gönlümü karartacak değil.' -O. C. Kaygılı.

Deyim: gözünü ağartmak

Anlamı: gözlerini belertmek.

Deyim: gözünü karartmak

Anlamı: bir işe atılırken hiçbir şeyden çekinmemek: 'Cesaret timsali değildi Cemal ama üç büyük birayı devirdikten sonra, kendi gözünü karartabileceği gibi başkalarınınkini de morartabileceğinden hiç şüphesi yoktu.' -E. Şafak.

Deyim: gözüyle (gözleriyle) tartmak

Anlamı: kim ve ne olduğunu anlamak için dikkatle bakmak: 'Beni gözleriyle tartarak önümden geçti, sonra geri döndü geldi, oturmakta olduğun tahta sıranın ucuna ilişti.' -O. Kemal.

Deyim: içini karartmak

Anlamı: bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek: 'Annesini yanına aldığı günlerdeki mutsuzluğum hâlâ içimi karartıyor.' -E. Bener.

Deyim: kaş yapayım derken (yaparken) göz çıkartmak (çıkarmak)

Anlamı: işi düzelteyim derken büsbütün bozmak.

Deyim: kaşıkla yedirip sapıyla (gözünü) çıkartmak

Anlamı: yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.

Deyim: kendini (birini) temize çıkarmak (çıkartmak)

Anlamı: huk. aklandırmak: 'Sonra kendini büsbütün temize çıkartmak için üstünün ve eşyasının aranmasını istedi.' -R. N. Güntekin.

Deyim: kendini tartmak

Anlamı: ne durumda olduğunu öğrenmek için kendini yoklamak.

Deyim: kulak kabartmak

Anlamı: belli etmemeye çalışarak dinlemek: 'Karanlıkta, uyuyup uyumadığını anlayabilmek için tüm seslere kulak kabartarak yanına uzandım.' -E. Şafak.

Deyim: ruhu karartmak

Anlamı: sıkıntıya sokmak, bunaltmak: 'Korkunç geceler, çakalların ulumaları, köpeklerin haykırışları bu ruhu da karartan gecelerde sinirleri büsbütün gevşetiyor.' -E. İ. Benice.

Deyim: saç ağartmak

Anlamı: saç sakal ağartmak.


Yorumlar

Yorum Yap
Lütfen yorum yazmak için oturum açın ya da kayıt olun.

Artma A ile başlayan kelimeler Ar ile başlayan kelimeler Ne demek Sözlük Eş anlamlı kelimeler Zıt anlamlı kelimeler Atasözleri Deyimler Örnek cümleler