Andırmak kelimesinin sözlük anlamı ne demek?
Andırmak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Andırmak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Andırmak
Anlamlar:
1. Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
Özelliği / Tipi / Türü: -i
Örnek: "Şiirde gazete havadisini andıran bir mısra da bulunabilir."
Andırmak hakkında eş anlamlı kelimeler
Andırmak eş anlamlısı
andırmak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : çağrıştırmak
Andırmak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Andırmak zıt anlamlısı
Andırmak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Andırmak ile ilgili 2 örnek cümle
"Andırmak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Andırmak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Kız annesini andırmaktaydı
2. Onu andırmak istercesine sorular sordu
Diğer dillerde Andırmak
İngilizce: Approach
Spanish: Enfoque
German: Ähneln
French: Approche
Italian: Approccio
Andırmak ile ilgili atasözleri
Aşağıda Andırmak hakkında ve içinde Andırmak kelimesi geçen, Andırmak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Andırmak ile ilgili deyimler
Aşağıda Andırmak hakkında ve içinde Andırmak kelimesi geçen, Andırmak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: akis uyandırmak
Anlamı: bir konu üzerinde düşünülmesine, tartışılmasına yol açmak, ilgi veya tepki yaratmak.
Deyim: alaka (alakasını) çekmek (toplamak, uyandırmak)
Anlamı: ilgi çekmek: 'Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu.' -H. E. Adıvar. 'Yahu, biz bu hanımın sadece elini öpebilmek için ne yapacağımızı bilemez ve alakasını çekemezdik.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: ateşi uyandırmak
Anlamı: sönmek üzere olan ateşi canlandırmak.
Deyim: (bir işi) dallandırıp budaklandırmak
Anlamı: bir işi, bir sorunu büyüterek karışık duruma getirmek.
Deyim: (bir şey birinin) zihnini bulandırmak
Anlamı: kuşkuya düşürmek.
Deyim: (birinin) yâdını uyandırmak
Anlamı: onu hatırlatmak: 'Ona ait her hatıra muazzez ve yâdını uyandıracak her vesile kıymetlidir.' -İ. A. Gövsa.
Deyim: ... duygusu uyandırmak
Anlamı: bir duygu oluşturmak: 'Bu çeşit mülahazalar bizde ancak bir isyan duygusu uyandırabilirdi.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: gaflet uykusundan uyandırmak
Anlamı: bilgisizlikten, idraksizlikten kurtarmak: 'Sanki Orhan Veli'nin okuyucuyu gaflet uykusundan uyandırmak için yazdığı mısra rakı şişesinin içindeymiş gibi.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: gönül bulandırmak
Anlamı: 1) mide bulandırmak; 2) mec. kuşkulandırmak; 3) mec. rahatsız etmek: 'Haberler iyi değil, rivayetler gönlümü bulandırıyor, sürgünmüş, göz hapsiymiş, estek köstek.' -A. İlhan.
Deyim: ilgi çekmek (uyandırmak)
Anlamı: çevresinde ilgiyi, dikkati ve merakı üzerine toplamak, alaka çekmek, alaka toplamak veya alaka uyandırmak: 'Öyle bir renk olmalı ki hemen karşıdan hem ilgi uyandırmalı hem de insan etkilenmeli.' -M. İzgü.
Deyim: infial uyandırmak
Anlamı: kızgınlığa yol açmak, öfke yaratmak.
Deyim: istek uyandırmak
Anlamı: istemesine, arzu duymasına yol açmak: 'İnsanda ille de saçını, yanağını okşamak isteğini uyandıran güzel kız çocuklarını andırırdı.' -N. Cumalı.
Deyim: kafayı bulandırmak
Anlamı: önceki düşünceleri altüst etmek, değiştirmek: 'Öğretmenler bu gibi kitapların kafayı bulandırdığını bile söyler.' -S. Birsel.
Deyim: lafı dolandırmak
Anlamı: sözü uzatmak: 'Üç beş sorum var kalıplaşmış, onları soruyorum, lafı dolandırarak.' -N. Meriç.
Deyim: lafı sulandırmak
Anlamı: bir konu üzerinde ciddiyetle durup konuşurken araya ilgisiz, anlamsız veya tutarsız boş laf katmak.
Deyim: merakını uyandırmak
Anlamı: merak etmesine sebep olmak, meraklanmak: 'Kızın en çok merakını uyandıran şey, Hasan'ın yeni kıyafetiydi.' -O. C. Kaygılı.
Deyim: mide bulandırmak
Anlamı: 1) kusacak bir duruma getirmek: 'Dibinde, kıyılmış kertenkele ve yılan parçaları varmış gibi midesini bulandırmıştı.' -P. Safa. 2) mec. kuşkulandırmak.
Deyim: nefret uyandırmak
Anlamı: nefret etmesine sebep olmak: 'Çünkü Ömer Bey, başka birinde son derece nefret uyandıran bir kabalık, bir kusur sayılması lazım gelen o gurur ve azamet buhranları içinde bile bir çocuk saflığını saklıyordu.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: nostalji uyandırmak
Anlamı: özlem duygusu canlandırmak: 'İlkokulu, liseyi birlikte okuduk, belki onda nostalji uyandırıyorum.' -İ. Aral.
Deyim: ruh kazandırmak (vermek)
Anlamı: herhangi bir yeri veya şeyi canlı, hareketli, neşeli bir duruma getirmek.