Ali ne demek? Anlamı nedir?
Ali kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Ali hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Ali
Kökeni: "Arapça ʿālī" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Yüce, yüksek
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
Örnek: "Bu bizim en büyük, en şanlı, en ali bir günümüz, en mukaddes millî bayramımız."
İçinde Ali geçen birleşik ve kökteş kelimeler: Babıali, zatıalileri, zatıaliniz
2. `Çok zorba` anlamında Ali kıran baş kesen, `bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek` anlamında Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirmek deyimlerinde geçen bir söz
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Ali hakkında eş anlamlı kelimeler
Ali eş anlamlısı
ali kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : yüksek, yüce
Ali hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Ali zıt anlamlısı
Ali kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Ali
İngilizce: Ali
Spanish: Ali
German: Ali
French: Ali
Italian: Ali
Ali ile ilgili atasözleri
Aşağıda Ali hakkında ve içinde Ali kelimesi geçen, Ali ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: âlim unutmuş, kalem unutmamış
Anlamı: insan ne kadar bilgili olursa olsun her şeyi aklında tutamayacağı için unutulmaması istenilen şey mutlaka yazılmalıdır.
Atasözü: âlimden zalim doğar
Anlamı: topluma yaptıklarıyla daima yararlı olmuş bir bilginin çocuğu da öyle olacak diye bir kural yoktur.
Atasözü: damdan düşen damdan düşenin hâlinden (hâlini) bilir
Anlamı: iyi bir durumdayken kötü duruma düşen kimse, başına aynı durum gelen kimsenin derdini iyi anlar.
Atasözü: güzellerin talihi çirkin olur
Anlamı: güzeller kendilerine yaraşan bir yaşayışı her zaman bulamadıkları için mutsuz olurlar.
Atasözü: hâl hâlin yoldaşıdır
Anlamı: aynı durumdaki kimseler, birbirlerinin hâlini daha iyi anlarlar.
Atasözü: iyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir
Anlamı: karşılık beklemeden iyilik yap.
Atasözü: karınca, zevali gelince kanatlanır
Anlamı: kişi durumunun gereklerine aykırı taşkınlıklarda bulunursa artık düşecek demektir.
Atasözü: onmadık (talihsiz) hacıyı deve üstünde (Arafat'ta) yılan sokar
Anlamı: amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar.
Atasözü: talihsiz hacıyı Araf'ta yılan sokar
Anlamı: amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar.
Atasözü: talihsiz hacıyı deve üstünde yılan sokar
Anlamı: amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar.
Atasözü: tok açın hâlinden bilmez
Anlamı: varlıklı olan, yoksulun ne denli sıkıntı içinde bulunduğunu bilmez.
Atasözü: var ne bilsin yok hâlinden
Anlamı: varlıklı olan, yoksulun ne denli sıkıntı içinde bulunduğunu bilmez.
Atasözü: zenginin sermayesi kasasında, âlimin sermayesi kafasında
Anlamı: zengin kişinin zenginliği parasıdır, her işini parayla kolayca yaptırır; bilgin kişinin zenginliği ise kafasındaki bilgisidir, düşüncesidir.
Ali ile ilgili deyimler
Aşağıda Ali hakkında ve içinde Ali kelimesi geçen, Ali ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: Ali kıran baş kesen
Anlamı: zorba.
Deyim: Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirmek
Anlamı: birinden aldığını öbürüne, bir başkasından aldığını da ona vererek işini yürütmek.
Deyim: allahlık Ali Bey
Anlamı: hiçbir şeyle ilgilenmeyen, olaylardan habersiz olan.
Deyim: başına devlet (talih) kuşu konmak
Anlamı: beklemediği büyük bir nimeti ele geçirmek.
Deyim: (bir işte) methali olmak
Anlamı: bir işe karışmış bulunmak, bir işte parmağı olmak.
Deyim: (bir şeyi) kendi hâlinde bırakmak
Anlamı: üzerinde çalışmayarak geliştirmemek veya bakımsız bırakmak, işlememek: 'Nasıl çalışmayan küf tutarsa bir müessese de gençleştirilmez, kendi hâlinde bırakılırsa ihtiyarlar, yıkılır, dağılır.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: (birine) zevali olmak
Anlamı: zararı olmak, zararı dokunmak.
Deyim: (birini veya bir şeyi) kendi hâline bırakmak
Anlamı: ilgilenmemek, karışmamak: 'Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı. Bırakacaklardı kendi hâlime.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: çocuk oyuncağı hâline getirmek
Anlamı: yeteneksiz kimselerin karışmasıyla bir işi değerinden düşürmek.
Deyim: dikkati calip olmak
Anlamı: dikkati çeken kimse veya şey olmak.
Deyim: diyalize girmek
Anlamı: diyaliz makinesine bağlanmak.
Deyim: faaliyet göstermek
Anlamı: 1) çalışmak; 2) işler durumda olmak, etkinlik göstermek: 'Casusların en çok faaliyet gösterdikleri liman da burasıydı.' -F. F. Tülbentçi.
Deyim: faaliyete geçmek
Anlamı: 1) çalışmaya başlamak, çalışır duruma geçmek, işlemeye başlamak; 2) işler duruma gelmek, etkin duruma gelmek: 'Bir siyasi grup, başka cinsten bir faaliyete geçmiş görünüyordu.' -R. N. Güntekin.
Deyim: faaliyette bulunmak
Anlamı: çalışma içine girmek: 'Sendikalar siyasi amaç güdemezler, siyasi faaliyette bulunamazlar.' -Anayasa.
Deyim: faaliyetten alıkoymak
Anlamı: çalışması durdurulmak, çalışmadan alıkonulmak.
Deyim: galip gelmek
Anlamı: yenmek, üstün gelmek.
Deyim: günahı (günahı vebali) boynuna
Anlamı: 'ben karışmam, sorumluluk sana veya ona düşer' anlamında kullanılan bir söz: 'Günahı boynuna, doping de yapıyormuş.' -H. Taner.
Deyim: ha Hoca Ali ha Ali Hoca
Anlamı: değişik gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte aynı olduğunu anlatan bir söz.
Deyim: hâl hatır (hâlini hatırını) sormak
Anlamı: bir kimseye 'nasılsınız, ne durumdasınız' anlamında nezaket sorusu yöneltmek: 'Karşılıklı oturdular, hâl ve hatır sordular, sonra sustular.' -R. H. Karay. 'Rapor almışsa, çiçekler, kolonyalar getirir, hâlimizi hatırımızı sorar, moral verir.' -M. İzgü.
Deyim: hâli (hâlleri) duman olmak
Anlamı: argo kötü duruma düşmek: 'Anası da artık eskisi gibi çamaşıra falan gidemediğinden hâlleri dumandı.' -H. Taner.