Ala kelimesinin anlamı ne demek?
Ala kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Ala hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Ala
Kökeni: "Arapça aʿlā" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. İyi, pekiyi, daniska
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
Örnek: "Beni Konya Lezzet Lokantası'na götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti."
İçinde Ala geçen birleşik ve kökteş kelimeler: arşıâlâ, ne âlâ, pekâlâ, dik âlâsı
2. Karışık renkli, çok renkli, alaca
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
Örnek: "Ala kilim eskimiş."
3. Alabalık
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
4. Açık kestane renginde olan, ela (göz)
Özelliği / Tipi / Türü: Halk ağzında
5. Kekliğin boynundaki siyah halka
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Halk ağzında
İçinde Ala geçen birleşik ve kökteş kelimeler: alabacak, alabalık, alabaş, alaçam, ala gün, alakarga, ala sulu, alatav, dağ alası, deniz alası, göl alası
Ala hakkında eş anlamlı kelimeler
Ala eş anlamlısı
ala kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Alaca , Alabalık , Karışık Renkli
Ala hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Ala zıt anlamlısı
ala kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : beter
Ala ile ilgili 1 örnek cümle
"Ala" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Ala" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Ala gözlerini sevdiğim dilber. (Karacaoğlan)
Diğer dillerde Ala
İngilizce: Ala
Spanish: Ala
German: Ala
French: Ala
Italian: Ala
Ala ile ilgili atasözleri
Aşağıda Ala hakkında ve içinde Ala kelimesi geçen, Ala ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: abdala 'kar yağıyor' demişler, 'titremeye hazırım (durmuşum)' demiş
Anlamı: varlıklılar için sıkıntı olabilecek bir durum, yoksullar için söz konusu bile olmaz.
Atasözü: abdala malum olur
Anlamı: bir şeyin olacağını önceden sezen kimseler için söylenen bir söz.
Atasözü: abdalın yağı çok olursa gâh borusuna çalar, gâh gerisine
Anlamı: varlıklı ama akılsız ve hesapsız kişi malını gereksiz yerlere harcar, telef eder.
Atasözü: aç yanında sarpın kurcalanmaz
Anlamı: bir kimsenin yanında, onun çok duyarlı olduğu konuya değinmemek gerekir.
Atasözü: ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur
Anlamı: çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler.
Atasözü: ağacın meyvesi olunca, başını aşağı salar
Anlamı: yararlı eserler veren, bilgi ve erdemle donanmış kimse alçak gönüllü olur.
Atasözü: ağır git ki yol alasın
Anlamı: bir işte başarılı olmak isteyen kimse, ağır ağır ama güvenilir adımlarla yürümelidir.
Atasözü: ağlarsa anam ağlar, başkası (kalanı) yalan ağlar
Anlamı: insanın sıkıntısını yürekten paylaşan yalnızca annesidir, diğerlerinin üzülmesi yüzeyseldir.
Atasözü: ah alan onmaz
Anlamı: kötülük ettiği için beddua alan iflah olmaz.
Atasözü: ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez
Anlamı: ahmağa gereğinden çok ilgi gösterir, abdala gereğinden çok söz hakkı verirseniz sizi çok uğraştırır.
Atasözü: ahmak gelin yengeyi halayığı sanır
Anlamı: ahmak kimse kendisini koruyup gözeten kişiye hizmetine verilmiş biri gözüyle bakar ve saygısız davranışlarıyla onun gönlünü kırarak hizmetinden yoksun kalır.
Atasözü: akara kokara bakma çuvala girene bak
Anlamı: iyi, kötü deme; mal ve para biriktir.
Atasözü: ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz
Anlamı: değerli bir şeyden her zaman istenilen verim alınmaz.
Atasözü: ala keçiyi gören içi dolu yağ sanır
Anlamı: bir şeyin dış görünüşüne bakarak içinin de öyle olduğunu sananlar yanılırlar.
Atasözü: alacağım olsun da alakargada olsun
Anlamı: borçlu olmaktansa alacaklı olmak iyi bir şeydir.
Atasözü: alacakla verecek (borç) ödenmez
Anlamı: bir yerden alacağınız parayla başka bir yere olan borcunuzu kapatamazsınız.
Atasözü: alakargada alacağım olsun, alamazsam gözümü oysun
Anlamı: borçlu olmaktansa alacaklı olmak iyi bir şeydir.
Atasözü: altta kalanın canı çıksın
Anlamı: herkes başının çaresine baksın, gücü yetmeyen ne olursa olsun.
Atasözü: ardıcın közü olmaz, yalancının sözü olmaz
Anlamı: ardıç ağacının ateşi çabuk geçer, kül olur; yalancının sözü de böyledir, ona da güvenilmez.
Atasözü: arı bal alacak çiçeği bilir
Anlamı: işini bilen kimse nereye başvuracağını bilir.
Ala ile ilgili deyimler
Aşağıda Ala hakkında ve içinde Ala kelimesi geçen, Ala ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağız kalabalığına getirmek
Anlamı: 1) birini gereksiz sözlerle şaşırtmak; 2) ilgisiz sözler söyleyerek asıl konudan uzaklaştırmak.
Deyim: ağzı açık ayran delisi (budalası)
Anlamı: 1) yeni gördüğü her şeye şaşkınlıkla bakan; 2) saf, bön.
Deyim: ağzını burnunu dağıtmak (kırmak, parçalamak)
Anlamı: aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.
Deyim: ak sakaldan yok sakala gelmek
Anlamı: çok yaşlanıp iyice kuvvetten düşmek.
Deyim: akıl havsala almamak
Anlamı: akla mantığa sığmamak: 'Artık bu kadarını akıl havsala alamaz.' -R. H. Karay.
Deyim: alabanda vermek
Anlamı: argo azarlamak, paylamak, haşlamak.
Deyim: alabandayı yemek
Anlamı: argo adamakıllı azarlanmak.
Deyim: alabora olmak
Anlamı: 1) tekne, sandal vb. deniz araçları devrilip ters dönmek: 'Kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş.' -N. Hikmet. 2) mec. işler altüst olmak.
Deyim: alaca düşmek
Anlamı: meyve olgunlaşmaya başlamak.
Deyim: alacağına şahin, vereceğine karga (kuzgun)
Anlamı: alacağını isterken ısrar eden, borcunu öderken de güçlük çıkaran kimse.
Deyim: alacaklı çıkmak
Anlamı: alacağı vereceğinden çok olmak.
Deyim: alaka (alakasını) çekmek (toplamak, uyandırmak)
Anlamı: ilgi çekmek: 'Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu.' -H. E. Adıvar. 'Yahu, biz bu hanımın sadece elini öpebilmek için ne yapacağımızı bilemez ve alakasını çekemezdik.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: alaka duymak
Anlamı: ilgi duymak.
Deyim: alakayı (alakasını) kesmek
Anlamı: ilgisi kalmamak, ayrılmak: Fabrikayla alakamı kestim.
Deyim: alarma geçmek
Anlamı: beliren tehlikeye karşı direnebilecek, dayanabilecek duruma gelmek.
Deyim: alaşağı etmek
Anlamı: 1) yetkilerini elinden alıp birini yerinden uzaklaştırmak, atmak, kovmak; 2) kapıp yere vurmak; 3) mec. kötülemek, değersiz göstermek: 'Her on yılda bir, geçmişten bu yana süregelen edebiyatı alaşağı ediyoruz.' -T. Uyar.
Deyim: alay geçmek
Anlamı: argo alay etmek.
Deyim: alaya almak
Anlamı: alay etmek, eğlenmek: 'Büyük İskender'den de bir şey yaşadığını seziyor ve kendi kendisini alaya alıyor.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: alaya bozmak
Anlamı: alay niteliği vermek.
Deyim: alaya vurmak
Anlamı: ciddiyken sonradan alay ediyormuş gibi bir havaya girmek: 'Hep şakaya almış, alaya vurmuştu ablasıyla eski kocasının savaşını.' -A. Kulin.