Akın kısaca sözlük anlamı ne demek?


Google News

Yayınlama: 2 yıl önce

Okuma süresi: 3 dakika

Akın kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Akın hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...

Kelime: Akın

Anlamlar:

1. Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Adayı bir rençper akını doldurmuştu."

"Sait Faik Abasıyanık"

2. Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul vb. amaçlarla toplu olarak yapılan baskın

Örnek: "Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik"

"Yahya Kemal Beyatlı"

3. Gol atmak veya sayı yapmak amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum

Özelliği / Tipi / Türü: Spor

İçinde Akın geçen birleşik ve kökteş kelimeler: akınkayası, hızlı akın, karşı akın

2. Kazak ve Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad

Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Edebiyat


Akın eş anlamlısı

Akın hakkında eş anlamlı kelimeler

Akın eş anlamlısı

akın kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Hücum


Akın zıt anlamlısı

Akın hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Akın zıt anlamlısı

Akın kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Akın ile ilgili 6 örnek cümle

"Akın" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Akın" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Osmanlı’da uçbeyleri sık sık akınlar düzenlerdi

2. Düşmanın akını durduruldu

3. Ucuzlukta müşteri akını başladı

4. Sağdan bir akın geliştiren Fener, gole gidemedi

5. Halk denize akın etti

6. Ordu sık sık akın etmekte, düşmanı yıldırmaktaydı


Diğer dillerde Akın

İngilizce: Flow

Spanish: Flujo

German: Zustrom

French: Flux

Italian: Flusso


Akın ile ilgili atasözleri

Akın ile ilgili atasözleri

Aşağıda Akın hakkında ve içinde Akın kelimesi geçen, Akın ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın

Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

Atasözü: ağlar gözden, sahte sözden kendini sakın

Anlamı: kendini acındıranlardan kork.

Atasözü: akıl (göz) var, izan (mantık, yakın) var

Anlamı: 1) herhangi bir şey bilgiye ve mantığa dayalı olarak yapılmalıdır; 2) her şey ortadadır.

Atasözü: akın (beyazın) adı (var), karanın (esmerin) tadı (var)

Anlamı: beyaz tenli olanlar güzel sayılsa da gerçek güzellik ve şirinlik esmerlerdedir.

Atasözü: beyazın (akın) adı (var), esmerin (karanın) tadı (var)

Anlamı: beyaz tenli olanlar güzel sayılsa da gerçek güzellik ve şirinlik esmerlerdedir.

Atasözü: devletliye dokun geç, fukaradan sakın geç

Anlamı: zenginle, az da olsa bir ilişkin bulunsun belki yararlanırsın ama fakire yaklaşma, o senden yararlanmak ister.

Atasözü: esirgenen (sakınan) göze çöp batar

Anlamı: üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar.

Atasözü: gem almayan atın ölümü yakındır

Anlamı: söz dinlemeyen hırçın kişi, davranışının büyük zararını görür.

Atasözü: kardeşten karın yakın (kulaktan burun yakın)

Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

Atasözü: karı koca bir sözle yakın, bir sözle uzaktır

Anlamı: bir kadınla bir erkek, birbirlerine bağlandıklarını bildiren bir sözle karı koca olurlar, böyle bir bağın kalmadığını bildiren bir sözle de yabancı olurlar.

Atasözü: karından kardeş yakın

Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

Atasözü: komşu boncuğunu çalan gece takınır

Anlamı: hırsızlık malı, sahibinin göremeyeceği yer ve zamanda kullanılır.

Atasözü: kulaktan burun yakın, kardeşten karın yakın

Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

Atasözü: malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın

Anlamı: çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.

Atasözü: sakınılan göze çöp batar

Anlamı: üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar.

Atasözü: sandığına olmaz, sakındığına olur

Anlamı: üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar.

Atasözü: suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork (sakın)

Anlamı: duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.

Atasözü: tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın

Anlamı: çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.

Atasözü: yakın (hayırlı) dost (komşu) uzak (hayırsız) hısımdan (akrabadan) yeğdir (iyidir)

Anlamı: ilgi ve iyiliklerini görmekte olduğumuz komşu ve dostlarımız, hiçbir ilgisini görmediğimiz hısımlarımızdan bize daha yakındır.


Akın ile ilgili deyimler

Akın ile ilgili deyimler

Aşağıda Akın hakkında ve içinde Akın kelimesi geçen, Akın ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: akıntıya (akıntıya karşı) kürek çekmek

Anlamı: olmayacak bir iş uğrunda boşuna çabalamak: 'Böyle akıntıya kürek çektiğine çok acıdım doğrusu.' -N. Hikmet.

Deyim: akıntıya kapılmak

Anlamı: 1) bir akıntının etki alanına girmek, akıntı ile birlikte sürüklenmek: 'Aralarından biri akıntıya kapıldığı zaman ötekiler var kuvvetleriyle dayanarak onu geri çekiyorlardı.' -R. N. Güntekin. 2) mec. etki altında kalarak bir topluluğun davranışına katılmak.

Deyim: başına kakmak (kakınç etmek)

Anlamı: yapılan bir iyiliği yüzüne vurarak birini üzmek: 'Ali Rıza Bey onu şirkete yerleştirmekle Allah razı olsun, büyük bir iyilik etmişti. Fakat onu ikide birde başına kakması doğru olmazdı.' -R. N. Güntekin.

Deyim: (bir şeyi) gözü gibi sakınmak (saklamak veya esirgemek)

Anlamı: bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak: 'Doğru, hakları vardı, koskoca sandalıyla da beraber gömemezdiler ama çok sevdiği, gözü gibi esirgediği ağlarıyla gömebilirlerdi.' -S. F. Abasıyanık.

Deyim: (birine) tavır almak (takınmak veya koymak)

Anlamı: mesafeli davranmak, uzak durmak.

Deyim: boynuz takmak (takınmak, taktırmak)

Anlamı: karısı başka bir erkekle ilişki kurarak aldatmak (aldatılmak): 'Onlar da sana seksen zamparayla boynuz taktırdılar ya.' -H. R. Gürpınar.

Deyim: edebini takınmak

Anlamı: edepli davranmaya başlamak.

Deyim: gözünü daldan budaktan (çöpten) esirgememek (sakınmamak)

Anlamı: tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek: 'Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş.' -H. Taner.

Deyim: kına (kınalar) yakmak (koymak, sürmek, vurmak, yakınmak, yakılmak)

Anlamı: 1) kınayı su ile karıştırıp bulamaç kıvamına getirerek boyanacak yere sürmek: 'Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu.' -R. H. Karay. 2) mec. birinin uğradığı kötü duruma çok sevinmek.

Deyim: merakına dokunmak

Anlamı: ilgisini çekmek.

Deyim: merakından çatlamak

Anlamı: 1) çok kaygılanmak; 2) bir şeyi öğrenmek isteğini aşırı ölçüde duymak: 'Rica ederim söyleyiniz, merakımdan çatlayacağım.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

Deyim: merakını mucip olmak

Anlamı: merakına dokunmak.

Deyim: merakını uyandırmak

Anlamı: merak etmesine sebep olmak, meraklanmak: 'Kızın en çok merakını uyandıran şey, Hasan'ın yeni kıyafetiydi.' -O. C. Kaygılı.

Deyim: sağ gözünü sol gözünden sakınmak

Anlamı: çok kıskanç olmak.

Deyim: sakın ha!

Anlamı: 'yapma, yapmaktan çekin' anlamında, yapılması istenmeyen bir davranışa engel olmak için söylenen bir söz.

Deyim: sakınması olmamak

Anlamı: 1) korkusu, çekinmesi olmamak; 2) incelik kurallarına, saygıya aldırmadan davranmak.

Deyim: sözünü esirgememek (sakınmamak)

Anlamı: düşündüğünü, karşısındakini kıracak bir söz olsa bile söylemekten çekinmemek: 'Dikbaşlı ve sözünü esirgemez bir insan olduğundan orada bir köşede, küçük bir kâtip kalmıştı.' -Y. K. Beyatlı. 'Emine iskambil falı açıyor, dikiş dikiyor, çorap örüyor, kafasına uyan insanlarla konuşuyor, sözünü sakınmıyor.' -H. E. Adıvar.

Deyim: suyun akıntısına gitmek

Anlamı: olayların veya durumun gelişmesine göre davranmak, uymak: 'Bunlarda sezilen intibakçı hatta biraz suyun akıntısına giden ruh, Ayşe'nin mizacına pek uymuştu.' -H. E. Adıvar.

Deyim: tavır almak (takınmak)

Anlamı: belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, vaziyet almak: 'Bilgin değilim. Onun için yazılarımda da bilgince tavır takınmaktan çekinirim.' -O. V. Kanık. 'Parçasını söylerken aldığı tavır, insanı gülmekten katıltacak kadar komik.' -R. H. Karay.

Deyim: tel takınmak

Anlamı: alay teller takmak.


Yorumlar

Yorum Yap
Lütfen yorum yazmak için oturum açın ya da kayıt olun.

Akın A ile başlayan kelimeler Ak ile başlayan kelimeler Ne demek Sözlük Eş anlamlı kelimeler Zıt anlamlı kelimeler Atasözleri Deyimler Örnek cümleler