Ağlamak ne demek? Ağlamak Türkçe anlamı nedir?
Ağlamak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Ağlamak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Ağlamak
Anlamlar:
1. Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Annemi ölmüş gördüm rüyamda / Ağlayarak uyanmışım"
2. Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak
3. Sızlanmak, yakınmak
Özelliği / Tipi / Türü: -den - Mecaz Anlam
4. Bir duruma üzülmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e - Mecaz Anlam
Örnek: "Şu kara bahtıma ağlıyorum."
Ağlamak hakkında eş anlamlı kelimeler
Ağlamak eş anlamlısı
ağlamak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : yakınmak, sızlanmak
Ağlamak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Ağlamak zıt anlamlısı
ağlamak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : gülmek
Ağlamak ile ilgili 2 örnek cümle
"Ağlamak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Ağlamak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Üzgündü, ağlamak için bir köşeye çekildi. Kadın sevinçten ağlıyordu
2. Aldırma, onun işi durmadan ağlamaktır
Diğer dillerde Ağlamak
İngilizce: Cry
Spanish: Llorar
German: Weinen
French: Pleurer
Italian: Piangere
Ağlamak ile ilgili atasözleri
Aşağıda Ağlamak hakkında ve içinde Ağlamak kelimesi geçen, Ağlamak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: ağlamak para etmez
Anlamı: üzülmenin yararı olmaz.
Atasözü: ağlamakla yâr ele girmez
Anlamı: kişi çok sevdiği şeye yalnızca özlemini çekmekle kavuşamaz, onu elde etmenin yollarını bulmalıdır.
Ağlamak ile ilgili deyimler
Aşağıda Ağlamak hakkında ve içinde Ağlamak kelimesi geçen, Ağlamak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağrısız başına kaşbastı bağlamak
Anlamı: 'kendine gereksiz yere iş çıkarmak' anlamında kullanılan bir söz.
Deyim: altmışaltıya bağlamak
Anlamı: geçici bir çözümle durumu kurtarmış görünmek.
Deyim: atını sağlam kazığa bağlamak
Anlamı: eşeğini sağlam kazığa bağlamak.
Deyim: ayağını bağlamak
Anlamı: engel olmak.
Deyim: aylık bağlamak
Anlamı: emekli olan veya başka sebeplerle çalışmayanlara her ay için belirli bir parayı ödemeyi üstlenmek, maaş bağlamak.
Deyim: baş bağlamak
Anlamı: 1) başına bir örtü örtmek; 2) başak vermek; 3) birine veya bir şeye bağlanmak, intisap etmek; 4) hlk. nişanlanmak.
Deyim: başak bağlamak (tutmak)
Anlamı: arpa, buğday, yulaf vb. ekinlerde başak oluşmak.
Deyim: başına karalar bağlamak
Anlamı: çok kederlenmek.
Deyim: başını bağlamak
Anlamı: 1) başına örtü vb. bağlamak; 2) birini nişanlamak veya evlendirmek.
Deyim: başını bir yere bağlamak
Anlamı: birini bir işe yerleştirmek, işsizlikten, başıboşluktan kurtarmak.
Deyim: bel bağlamak
Anlamı: birisinin kendisine yardımcı olacağına inanmak, güvenmek: 'Ne var ki böyle araçlara biz pek bel bağlayamayız.' -T. Halman.
Deyim: bez bağlamak
Anlamı: 1) bebeklere altlarını kirletmesinler diye bez koymak; 2) dileğin yerine gelmesi ümidiyle yatıra bir parça çaput veya eski kumaş parçası bağlamak.
Deyim: (bir işi) pamuk ipliğiyle bağlamak
Anlamı: etkisi az sürecek bir çare ile geçiştirmek.
Deyim: (bir işi) tatlıya bağlamak
Anlamı: kavgalı bir işi gönül hoşluğuyla bitirmek: 'Hayır kardeşim, istemez diye tatlıya bağladım.' -O. V. Kanık.
Deyim: (bir şeyi) sağlam kazığa bağlamak
Anlamı: işin sonuçlanmasına engel olacak şeyleri ortadan kaldırmak, işin aksamadan yürümesini sağlayacak önlemleri almak.
Deyim: (bir şeyi) sağlama bağlamak
Anlamı: sağlam kazığa bağlamak.
Deyim: (bir yer) örümcek bağlamak
Anlamı: 1) üzerinde örümcek ağı olmak; 2) mec. bir şey uzun süre kullanılmadan kendi hâline bırakılmış olmak.
Deyim: (birini, bir yeri) haraca bağlamak
Anlamı: bir kimseyi belli zamanlarda kendisine belli miktarda para vermeye zorlamak.
Deyim: (birinin) ağzını bağlamak
Anlamı: bir kimseyi herhangi bir sebeple söz söyleyemez duruma getirmek, susmak zorunda bırakmak: 'Ortağım burada kocama basmış büyüyü, basmış büyüyü. Dilini, ağzını bağlamış adamcağızın.' -R. N. Güntekin.
Deyim: (birinin) ağzını dilini bağlamak
Anlamı: birini konuşamaz duruma getirmek: 'O şıllık basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı.' -R. N. Güntekin.