Ağız nedir? Ağız anlamı ne demek?
Ağız kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Ağız hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Ağız
Anlamlar:
1. Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Anatomi
2. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü
Örnek: "Küçük bir ağız."
3. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
Örnek: "Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı."
4. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap
Örnek: "Çay ağzı."
5. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı
Örnek: "Körfezin ağzı."
6. Çıkış yeri
Örnek: "Şimdi tünelin ağzında değilim artık."
7. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak
8. Kesici aletlerin keskin tarafı
9. Üslup, ifade biçimi
Örnek: "Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler."
10. Uç, kenar
Örnek: "Topun ağzında. Uçurumun ağzında."
11. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili
Özelliği / Tipi / Türü: Dil bilimi
Örnek: "Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu."
12. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü
Özelliği / Tipi / Türü: Müzik
İçinde Ağız geçen birleşik ve kökteş kelimeler: ağız ağıza, ağız alışkanlığı, ağız bağı, ağız birliği, ağız dalaşı, ağız değişikliği, ağız dolusu, ağız kalabalığı, ağız kavafı, ağız kavgası, ağız kokusu, ağız kuşağı, ağız nişanı, ağızotu, ağız şakası, ağız tadı, ağız tatsızlığı, ağız tüfeği, ağız tütünü, ağız ünlüsü, ağız ünsüzü, ağzı açık, ağzı bir, ağzı bozuk, ağzı büyük, ağzı gevşek, ağzı havada, ağzı kalabalık, ağzı kara, ağzı kenetli, ağzı kilitli, ağzı kulaklarında, ağzı pek, ağzı pis, ağzı sıkı, açıkağız, bayramlık ağız, çatal ağız, sarıağız, yarım ağız, aslanağzı, dört yol ağzı, düşman ağzı, esnaf ağzı, halk ağzı, kapı ağzı, kaynana ağzı, kol ağzı, kurtağzı, külhanbeyi ağzı, küllük ağzı, mide ağzı, şoför ağzı, taşra ağzı, tavşanağzı, tezgâhtar ağzı, yanardağ ağzı, yavruağzı, yol ağzı, ilk ağızda, yüreği ağzında
2. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Ağız hakkında eş anlamlı kelimeler
Ağız eş anlamlısı
ağız kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : kavşak, kenar, uç, munsap
Ağız hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Ağız zıt anlamlısı
Ağız kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Ağız ile ilgili 59 örnek cümle
"Ağız" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Ağız" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Çocuğun küçücük bir ağzı vardı
2. Bacanın ağzına filitre taktılar
3. Varilin ağzı dardı
4. Irmağın ağzında balık avlıyorlardı
5. Köylü, yolun ağzında durmuş, otobüs bekliyordu
6. Limanın ağzı oldukça dardı
7. Makasın ağzı kesmez olmuş
8. Bu sözcük Çukurova ağzında vardır
9. Bu ağızları biliyoruz, açık konuşun
10. Bu ağız böyle olsun da, ilerde düzeltiriz
11. Bu tarlanın ikinci ağzı da ilki gibi olacak
12. Bu kabadayı ağızlarıyla beni mi korkutacaksın?
13. Onca üsteledik, ağız dil vermedi
14. Sarhoş, düşerken ağız dolusu sövüp sayıyordu
15. Öyle ağız satmakla olsa herkes şah olur
16. Şu yemeği ağız tadıyla bir yiyelim de..
17. Yeni bir ev almışsınız, ağız tadıyla oturun
18. Sokaktan geldiğinde ağız tamburası çalıyordu, şimdi düzeldi
19. Sabahtan beri bana ağız tamburası çalıyorsun, konuya gel
20. Küçükken annemin anlattığı masalları ağzı açık dinlerdim
21. Onun ağzı kilitlidir, korkmayın
22. Sabahtan beri ağzıma bir şey koymadım
23. Çocuk iki gündür ağzına bir şey koymadı
24. Çok öfkeliydi, ağzına geleni söyledi
25. Hemen ağzına geleni söylemekle iyi etmedin
26. Onun ağzına gem vurdular, korkmayın
27. Ağzına gem vurmuş, bir şey öğrenemedik
28. Haydi anlatsan a, ağzına kira mı istiyorsun yoksa?
29. Susup durma öyle, ağzına kira mı istiyorsun?
30. Öyle bir iş yaptın ki adamın ağzına sıçtın
31. Arabanın ağzına sıçmak için elinden geleni yapmışsın
32. Olayı onun ağzından anlattım size
33. Kızın ağzından birkaç mektup yazdık oğlana, yuttu
34. Evirdi çevirdi, derken ağzından baklayı çıkardı
35. Sıkıştırılınca ağzından baklayı çıkardı
36. Söylenen o kadar ağır sözleri öylece dinlemiş, ağzından çıt çıkmamıştı
37. Bir görsen, sözler ağzından dökülüyordu
38. Sonunda ağzından döküldü, para istiyormuş
39. Ağzını açtı mı susmak bilmez
40. Ağzını açtı mı söylemediği kalmaz
41. Öyle ağzını açıp durma, bir şey yap
42. Adamın ağzını kapamak için birkaç kuruş verdiler
43. Adam ağzını kapamakta direniyor
44. Ağzını kiraya verdin galiba, bir şeyler söylesene
45. Böyle ağzını kiraya vermek olmaz, biraz da sen konuş
46. O ağzını tutmak bilmezin biridir, zamanımızı alır
47. Ağzını tutmak için çaba harcadı ama sonunda patladı
48. O ne öyle, oğlanın ağzının içine bakmaktan kurtul da sen de bir şeyler söyle
49. Karısının ağzının içine bakar o, onun için çok bir şey beklemeyin
50. İnsanı ağzının içine baktırır, öyle bir konuşmacıdır o
51. Ağzının içine baktırır, o ne derse o olur
52. Ticaret onun ağzının kaşığı değildir
53. Dostluk onun ağzının kaşığı değildir
54. Ağzının kaytanını çek de konuşalım adamım
55. Sabahtan beri ağzının kaytanını çekmedi
56. Ağzının kaytanını çek de iyisini düşünelim
57. Çantayı ağzının mührü ile teslim ettim
58. Şurada ağzımın mührü ile konuştum, yalan neyime
59. Buranın yemekleri gerçekten güzel, ağzının tadını biliyorsun
Diğer dillerde Ağız
İngilizce: Mouth
Spanish: Boca
German: Mund
French: Bouche
Italian: Bocca
Ağız ile ilgili atasözleri
Aşağıda Ağız hakkında ve içinde Ağız kelimesi geçen, Ağız ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: açık ağız aç kalmaz
Anlamı: isteklerini uygun bir biçimde söylemesini bilen kimse, onları önünde sonunda elde eder.
Atasözü: ağız yemese, yüz utanmaz
Anlamı: armağan alan, armağanı verenin isteğini yerine getirmemeye çekinir ve mutlaka yapmaya çalışır.
Atasözü: ağız yer, yüz utanır
Anlamı: armağan alan, armağanı verenin isteğini yerine getirmemeye çekinir ve mutlaka yapmaya çalışır.
Atasözü: ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın
Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.
Atasözü: alma alı, sat yağızı, bin doruya, besle kırı
Anlamı: biniciler doru ve kır donlu atları, sarı, al ve yağız renkli olanlardan daha üstün sayarlar, o nedenle at alırken seçimi ona göre yapmak gerekir.
Atasözü: ateş demekle ağız yanmaz
Anlamı: kişi, zararlı bir eylemin sözünü etmekle kendisini zarara sokmuş olmaz.
Atasözü: bal bal demekle ağız tatlanmaz
Anlamı: sözde kalan dilek ve tasarıların iş bitirmede hiçbir etkisi olmaz.
Atasözü: bir ağızdan çıkıp (çıkan) bin dile (ağza) yayılır
Anlamı: ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır.
Atasözü: el öpmekle ağız aşınmaz
Anlamı: çok önemli bir iş için bir kimseye ricada bulunmak hatta yalvarmak gerekirse, yapılır.
Atasözü: göz gördüğünü (ağız yediğini) ister
Anlamı: kişi, her zaman gördüğü, (yemeye) alıştığı güzel şeyleri arzular.
Atasözü: kasavetsiz ağız anahtarsız açılır
Anlamı: sıkıntısı, kaygısı olmayan kimse, her konuda rahat konuşur.
Atasözü: söz ağızdan çıkar
Anlamı: mert olan kişi, sözünde durur; verdiği sözü yerine getirir.
Ağız ile ilgili deyimler
Aşağıda Ağız hakkında ve içinde Ağız kelimesi geçen, Ağız ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağız açtırmamak
Anlamı: çok konuşarak başkalarının söz söylemesine, konuşmasına engel olmak: Yusuf Efendi biçareye ağız açtırmıyordu.
Deyim: ağız ağıza vermek (konuşmak)
Anlamı: iki kişi birbirine pek yakın durarak başkaları işitmeyecek bir biçimde konuşmak: 'Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: ağız (ağzını) açmak
Anlamı: 1) konuşmaya başlamak; 2) kesici aletleri keskin duruma getirmek; 3) ağır sözler söylemeye başlamak; 4) azarlamak, paylamak: 'Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım.' -M. Ş. Esendal. 5) alık alık bakmak.
Deyim: ağız aramak (yoklamak)
Anlamı: öğrenmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak.
Deyim: ağız birliği etmek
Anlamı: bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşmak, söz birliği etmek.
Deyim: ağız burun birbirine karışmak
Anlamı: 1) dayak sonucunda yüz yara bere içinde kalmak; 2) yüzde aşırı öfke, üzüntü, yorgunluk vb. durumların izleri görünmek.
Deyim: ağız değiştirmek
Anlamı: önce söylediğini başka türlü anlatmak: 'Gelgelelim Akif, Berlin'e gidip de oradaki kahveleri gördüğü vakit ağız değiştirmek zorunda kalır.' -S. Birsel.
Deyim: ağız dil vermemek
Anlamı: konuşmamak, susmak.
Deyim: ağız etmek
Anlamı: yaranmak için kibar konuşmaya çalışmak: 'Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu.' -L. Tekin.
Deyim: ağız kalabalığına getirmek
Anlamı: 1) birini gereksiz sözlerle şaşırtmak; 2) ilgisiz sözler söyleyerek asıl konudan uzaklaştırmak.
Deyim: ağız kullanmak
Anlamı: duruma, ortama göre söz söylemek: Ben nasıl ağız kullanıyorsam sen de o yolda konuş.
Deyim: ağız satmak
Anlamı: yüksekten atarak kendini övmek.
Deyim: ağız tamburası çalmak
Anlamı: 1) sözle avutmaya, oyalamaya çalışmak; 2) soğuktan dişleri birbirine çarpmak, çenesi titremek.
Deyim: ağız yapmak
Anlamı: birini kandırmak, yanıltmak amacıyla duygularını, düşüncelerini olduğundan başka türlü gösterecek biçimde konuşmak: 'Kaçacağım, tövbeler olsun, bir fırsatını bulayım diye ağız yaptı.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: ağız yaymak
Anlamı: açık ve dürüst konuşmaktan kaçınmak.
Deyim: ağızda dağılmak
Anlamı: genellikle hamur işi, iyi pişmiş ve lezzetli olmak.
Deyim: ağızda sakız gibi çiğnemek
Anlamı: bir söz veya düşünceyi sık sık tekrarlayıp durmak.
Deyim: ağızdan ağıza dolaşmak (geçmek)
Anlamı: bir söz herkes arasında söylenilmek: 'Gazeteye yansıyan haber ağızdan ağıza geçerken açıklığını hemen hemen tamamen kaybetmiştir.' -Halikarnas Balıkçısı.
Deyim: ağza (ağızlara) düşmek
Anlamı: dedikodu konusu olmak.
Deyim: dil ağız vermemek
Anlamı: ağız dil vermemek: 'Çocuk, hâlâ dil ağız vermeden yatıyordu.' -R. N. Güntekin.