Kelime: Yakma

Anlamlar:

1. Yakmak işi

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

İçinde Yakma geçen birleşik ve kökteş kelimeler: yakma resim


Yakma eş anlamlısı

Yakma hakkında eş anlamlı kelimeler

Yakma eş anlamlısı

yakma kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!


Yakma zıt anlamlısı

Yakma hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Yakma zıt anlamlısı

Yakma kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!


Diğer dillerde Yakma

İngilizce: Lighting

Spanish: Iluminación

German: Verbrennung

French: Éclairage

Italian: Illuminazione


Yakma ile ilgili atasözleri

Yakma ile ilgili atasözleri

Aşağıda Yakma hakkında ve içinde Yakma kelimesi geçen, Yakma ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.


Yakma ile ilgili deyimler

Yakma ile ilgili deyimler

Aşağıda Yakma hakkında ve içinde Yakma kelimesi geçen, Yakma ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: baş yakmak

Anlamı: kötü duruma düşürmek.

Deyim: başını ateşlere yakmak

Anlamı: başına büyük bir dert almak.

Deyim: başını yakmak

Anlamı: güç bir duruma sokmak.

Deyim: biber gibi yakmak

Anlamı: 1) deri, göz vb.ni çok acıtmak; 2) çok üzmek, dertlendirmek.

Deyim: (birine) abayı yakmak

Anlamı: tkz. aşırı biçimde gönül vermek, tutulmak, âşık olmak: 'Sen mi verdin ona gönül yoksa o mu yaktı sana daha önce abayı?' -O. C. Kaygılı.

Deyim: (birinin) başını nâra yakmak

Anlamı: birini ağır bir zarara uğratmak.

Deyim: (birinin) ciğerini yakmak

Anlamı: bir kimseye büyük bir acı çektirmek.

Deyim: can yakmak

Anlamı: 1) zulmetmek, eziyet etmek: 'Yahu! Sen en az çirkin, en az can yakıcı bir usulle para çalan bir zavallıdan başka nesin?' -N. F. Kısakürek. 2) bir kimseyi büyük zarar ve ziyana sokmak; 3) üzmek, acı vermek: 'Ayrılık! Her vakit can yakar, ağlatır.' -A. Rasim.

Deyim: canını yakmak

Anlamı: 1) acı verecek bir biçimde cezalandırmak: 'Eskiden uzun seneler askerî rüştiyelerde hocalık etmiş olan bu adam, kim bilir ne kadar çocuğun canını yakmıştı.' -R. N. Güntekin. 2) bir kimseyi, çok sıkıntı ve zarara sokmak: 'Ne derse desin, gözü bunun canını yakmakta.' -M. Ş. Esendal.

Deyim: cep yakmak

Anlamı: çok pahalı olmak.

Deyim: elektriği yakmak

Anlamı: bir yeri aydınlatmak için elektrik enerjisini açıp kullanmak: 'Ondan hemen ayrılıp elektriği yaktı.' -T. Buğra.

Deyim: gönül yakmak

Anlamı: 1) insanı aşırı derecede etkilemek, sarsmak, kendinden geçmesine yol açmak: 'Bu sesler, o zamanki hayat zevklerinin iç bayıltıcı bir içkisi gibi gönlümüzü yakarak ta derinliklerimize kadar nüfuz etmesini bilirdi.' -A. Ş. Hisar. 2) aşk dolayısıyla iç yangınına tutulmak.

Deyim: içini yakmak

Anlamı: çok üzülmek: 'Fakat küçüklerin bahçede ağlamaları o kadar içimi yaktı ki kendi kendime hiç kocaya varmamaya yemin ettiğimi hatırlıyorum.' -H. E. Adıvar.

Deyim: kıçına kına yakmak

Anlamı: karşısındaki kişinin uğradığı bir olumsuzluğa aşırı derecede sevinmek.

Deyim: kına (kınalar) yakmak (koymak, sürmek, vurmak, yakınmak, yakılmak)

Anlamı: 1) kınayı su ile karıştırıp bulamaç kıvamına getirerek boyanacak yere sürmek: 'Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu.' -R. H. Karay. 2) mec. birinin uğradığı kötü duruma çok sevinmek.

Deyim: mâni düzmek (yakmak)

Anlamı: 1) mâni okumak; 2) müzik eşliğinde mâni söylemek.

Deyim: Marmara çırası gibi yakmak (yanmak)

Anlamı: perişan etmek, mahvetmek veya perişan olmak, mahvolmak.

Deyim: maşa varken elini yakmak

Anlamı: bir işten gelebilecek zarardan kendini koruyacak bir yol varken o yolu tutmamak.

Deyim: mum yakmak

Anlamı: kutsal sayılan bir yere giderek adak adadığında mum yakıp koymak.

Deyim: ok meydanında buhurdan yakmak

Anlamı: 1) geniş bir yeri yetersiz bir şeyle ısıtmaya çalışmak; 2) önemli bir iş için yetersiz imkânlardan yararlanmaya çalışmak.