Kelime: Vaz
Kökeni: "Arapça vażʿ" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Konma, konulma
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Eskimiş
İçinde Vaz geçen birleşik ve kökteş kelimeler: vazedilmek, vazetmek, vazolunmak

Vaz hakkında eş anlamlı kelimeler
Vaz eş anlamlısı
vaz kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : konulma, konma

Vaz hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Vaz zıt anlamlısı
Vaz kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Diğer dillerde Vaz
İngilizce: Vaz
Spanish: Vaz
German: Vaz
French: Vaz
Italian: Vaz

Vaz ile ilgili atasözleri
Aşağıda Vaz hakkında ve içinde Vaz kelimesi geçen, Vaz ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: arlı arından, huylu huyundan vazgeçmez
Anlamı: herkes kendi karakterine göre davranışta bulunur.
Atasözü: huylu huyundan teneşirde vazgeçer
Anlamı: insanı alışkanlıklarından, huylarından vazgeçirmek mümkün değildir.
Atasözü: huylu huyundan vazgeçmez
Anlamı: bir huy edinmiş olan kişiyi bu huyundan vazgeçirmek imkânsızdır.

Vaz ile ilgili deyimler
Aşağıda Vaz hakkında ve içinde Vaz kelimesi geçen, Vaz ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: avaz avaz bağırmak
Anlamı: var gücüyle bağırmak: 'İspanyol denizcisi hâlâ avaz avaz bağırıyordu.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: avazı çıktığı kadar
Anlamı: çok yüksek sesle: 'Avazı çıktığı kadar haykırmak istiyordu.' -P. Safa.
Deyim: ayvaz, kasap hep bir hesap
Anlamı: hlk. 'ha öyle ha böyle, ikisi de bir' anlamında kullanılan bir söz.
Deyim: bir Köroğlu, bir Ayvaz
Anlamı: bir karı kocanın çocuklarının, yakınlarının yanlarında bulunmadığını veya çocukları olmadığını anlatan bir söz: 'Eve işçi, aşçı tutmam, kaynana, baldız istemem. Bir Köroğlu bir Ayvaz.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: (bir şey, birinin) vazifesinden olmak
Anlamı: bir şey o kimsenin görevleri arasında olmak.
Deyim: (biri) vazifesinden olmak
Anlamı: görevini yitirmek.
Deyim: (birinin) sırtını sıvazlamak
Anlamı: birini desteklediğini göstermek.
Deyim: (birinin) üstüne vazife olmamak
Anlamı: görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek: 'Hiç de değil, üstümüze vazife olmayan şeylere ne karışalım.' -P. Safa.
Deyim: durumdan vazife çıkarmak
Anlamı: içinde bulunulan şartları değerlendirerek sorumluluk yüklenmek.
Deyim: esas vaziyete geçmek
Anlamı: hazır ol durumunu almak: 'Kaldırımın önünde esas vaziyete geçip kasketini çıkardı.' -O. Kemal.
Deyim: kör kurttan bile vazgeçmemek
Anlamı: en küçük varlığı bile hor görmeden korumak.
Deyim: pervaz etmek
Anlamı: uçmak.
Deyim: üzerine vazife olmamak
Anlamı: üstüne vazife olmamak.
Deyim: vazife etmek
Anlamı: görev bilmek.
Deyim: vazife görmek
Anlamı: bir görevi yerine getirmek, sürdürmek: 'O evde ne yapacağını, ne gibi bir vazife göreceğini sana şimdi noktası noktasına anlatacağım.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: vazifesi mi?
Anlamı: umurunda değil: Biz burada beklemişiz, onun vazifesi mi?
Deyim: vaziyet almak
Anlamı: 1) belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, tavır almak, tavır takınmak: 'İşgalden sonra Rumların bize karşı nasıl bir vaziyet aldıklarını da pekâlâ biliyorduk.' -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) karşı çıkmak.
Deyim: vaziyeti kurtarmak
Anlamı: herhangi bir güç durumdan sıyrılmak: 'Karısı ve arkadaşı da bir müddet sustular, galiba bir şeyler düşündüler. Vaziyeti yine genç diplomat kurtardı.' -R. H. Karay.
Deyim: ... vaziyeti takınmak
Anlamı: herhangi bir tavır takınmak.
Deyim: vurdumduymaz kör ayvaz
Anlamı: duygusuz.
