Kelime: Var
Anlamlar:
1. Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
2. Sahiplik bildiren olumlu ad cümleleri kuran bir söz
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Dil bilgisi
Örnek: "Rahatsız etmek istemem hem de işim var."
3. Elde bulunan her şey
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Elimizden alınan şeyler bütün varımız ve bütün varlığımızdır."
İçinde Var geçen birleşik ve kökteş kelimeler: var gücüyle, var hızıyla, var kuvvetiyle, varoluş, varsanı, varsayım, varsaymak, varyemez, var yılı, vara yoğa, varı yoğu

Var hakkında eş anlamlı kelimeler
Var eş anlamlısı
var kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!

Var hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Var zıt anlamlısı
var kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : yok
Var ile ilgili 6 örnek cümle
"Var" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Var" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Var, yoğun karşıtıdır
2. Evi var, çocuğu var, geliri var
3. Varını yoğunu kumarda yitirdi
4. Onun çok dostu vardır. Var olan her şeyini bu yolda harcadı
5. Var olan bütün param bu
6. Babası var oldukça rahatı yerinde olacaktı
Diğer dillerde Var
İngilizce: There is
Spanish: Hay
German: Ja.
French: Il est
Italian: C'è

Var ile ilgili atasözleri
Aşağıda Var hakkında ve içinde Var kelimesi geçen, Var ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: aç it fırın duvarını deler
Anlamı: aç kimse karnını doyurmak için önüne çıkan engellerin tamamını aşar ve isteğini elde eder.
Atasözü: açma sırrını dostuna, dostunun dostu vardır o da söyler dostuna
Anlamı: bir sır en yakın dosta bile söylenmemelidir.
Atasözü: ağustosta gölge kovan zemheride karnın ovar
Anlamı: elinde fırsat varken geleceğini sağlamaya gayret göstermeyip eğlenceye, keyfe dalan kimse sonunda aç kalır ve perişan olur.
Atasözü: ak köpeğin (itin) pamuk pazarına (pamuğa, pamukçuya) zararı vardır
Anlamı: kötü şey, görünüşte iyi şeye benziyorsa iyi şeyin değeri azalır.
Atasözü: akıl (göz) var, izan (mantık, yakın) var
Anlamı: 1) herhangi bir şey bilgiye ve mantığa dayalı olarak yapılmalıdır; 2) her şey ortadadır.
Atasözü: akın (beyazın) adı (var), karanın (esmerin) tadı (var)
Anlamı: beyaz tenli olanlar güzel sayılsa da gerçek güzellik ve şirinlik esmerlerdedir.
Atasözü: akil isen açma sırrın dostuna, çünkü dostun dostu vardır, o da söyler dostuna
Anlamı: bir sır en yakın dosta bile söylenmemelidir.
Atasözü: Allah'a bir can borcu var
Anlamı: Allaha vereceği canından başka hiç kimseye bir borcu yok.
Atasözü: Allah'ın ondurmadığını peygamber sopa ile kovar
Anlamı: Allah bir kişiyi mutsuz yaratmışsa hiç kimse onun kaderini değiştiremez.
Atasözü: âşık âlemi kör, dört yanını duvar sanır
Anlamı: aşktan gözü kararmış kimse, hoş karşılanmayacak aşırı davranışlarda bulunur.
Atasözü: at var, meydan yok
Anlamı: yapacak güç var ancak kullanma imkânı yok.
Atasözü: atın varken yol tanı, ağan varken el tanı
Anlamı: elde imkân varken gezip dolaşmak, dost edinmek gerekir.
Atasözü: atta, avratta uğur vardır
Anlamı: insana atı ve evlendiği kadın uğur getirir.
Atasözü: avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var, buğday unundan keş yapar
Anlamı: iş bilen kadın, elverişsiz gereçle güzel şeyler meydana getirir, iş bilmeyen kadın ise en iyi gereci kullansa bile bir şey yapamaz.
Atasözü: avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar
Anlamı: öyle kadınlar vardır ki bir aileye düzen verir, mutluluk getirir; öyle kadınlar da vardır ki ailenin düzenini, mutluluğunu bozarlar.
Atasözü: ay (gün) var yılı besler, yıl var ayı (günü) beslemez
Anlamı: öyle zaman olur ki bir aylık kazanç insanı bir yıl geçindirir, öyle zaman da olur ki bir yıllık kazanç bir ay geçindirmeye yetmez.
Atasözü: ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne
Anlamı: bir kimsenin hep aynı şeyi veya hikâyeyi anlatması karşısında söylenen bir söz.
Atasözü: bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var
Anlamı: yaşı küçük ancak herkesten farklı alışkanlıklar, huylar edinmiş.
Atasözü: balcının var bal tası, oduncunun var baltası
Anlamı: her işin kendine özgü aracı vardır.
Atasözü: baş sağlığı, dünya varlığı
Anlamı: en büyük zenginlik, beden sağlığıdır.

Var ile ilgili deyimler
Aşağıda Var hakkında ve içinde Var kelimesi geçen, Var ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: adı var
Anlamı: 1) beklenilen, istenilen özelliklere sahip olmayan; 2) tercih edilecek özelliklere sahip.
Deyim: ağlama duvarına dönmek
Anlamı: herkesin şikâyetini, derdini dinler duruma gelmek.
Deyim: ağzı kulaklarına varmak
Anlamı: çok sevinmek: 'Çocuklarıma beni misal gösterdiğini, ağzım kulaklarıma vararak öteden beriden işitiyordum.' -R. N. Güntekin.
Deyim: ağzı var dili yok
Anlamı: 1) 'pek sessiz, kendi hâlinde' anlamında kullanılan bir söz: 'Benim gibi ağzı var dili yok bir kadınla ne zevkleniyorsunuz?' -B. Felek. 2) 'konuşamayan, derdini anlatamayan' anlamında kullanılan bir söz: 'Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: ağzı varmamak
Anlamı: söylemeye, açıklamaya gönlü elvermemek.
Deyim: alkol duvarını aşmak
Anlamı: çok sarhoş olmak.
Deyim: Allah (Allah'ı) var
Anlamı: 'doğrusunu söylemek gerekirse' anlamında kullanılan bir söz: Allah var, böyle bir işi o yapmaz.
Deyim: anlaşmaya varmak
Anlamı: bir konuda birisiyle anlaşmak.
Deyim: armudun sapı var, üzümün (kirazın) çöpü var demek
Anlamı: her şeye kusur bulmak, hiçbir şeyi beğenmemek.
Deyim: baş üstünde yeri var
Anlamı: 'büyük bir saygı ve ilgi ile karşılanır veya ağırlanır' anlamında kullanılan bir söz.
Deyim: bilincine varmak
Anlamı: anlamak, kavramak: 'İnsanın herhangi bir araçla ne yaşadığının bilincine varmasının bir doyum ve haz kaynağı olduğu unutulmamalıdır.' -A. Cemal.
Deyim: (bir şeyin) aması var
Anlamı: 'herkesin bilmediği sakıncası veya kusurları var' anlamında kullanılan bir söz.
Deyim: (bir şeyin) künhüne varmak
Anlamı: bir şeyin özünü, aslını anlamak.
Deyim: (birine) gözünün üstünde kaşın var dememek
Anlamı: birinin her davranışını hoş görmek.
Deyim: (birinin) elinde ... var
Anlamı: yapar, bilir, bulundurur: Elinde güzel bir mesleği var.
Deyim: (birinin) üstüne varmak
Anlamı: 1) bir şey yapmasını baskı yaparak istemek: 'Bir gün o kadar üstüne vardılar ki Resul Efendi zıvanadan çıktı.' -Y. Kemal. 2) saldırmak; 3) kadın evli bir erkekle evlenmek.
Deyim: boğaz içinde kavga var
Anlamı: açlığını aşırı bir biçimde gidermeye çalışanlar için söylenen bir söz.
Deyim: bunda bir iş var
Anlamı: gizli veya bilinmeyen bir yönü olan olay veya durum için kullanılan bir söz.
Deyim: burnu Kafdağı'na çıkmak (varmak)
Anlamı: kibirlenmek, şımarmak, burnu büyümek: 'Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu Kafdağı'na çıkmış.' -S. M. Alus.
Deyim: canavar gibi
Anlamı: 1) iri yarı, saldırgan; 2) çok fazla: Canavar gibi çalışıp sınavlara hazırlandı.
