Kıs TDK Türkçe sözlük anlamı ne demek?
Kıs kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Kıs hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Kıs
Anlamlar:
Kıs hakkında eş anlamlı kelimeler
Kıs eş anlamlısı
kıs kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Kıs hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Kıs zıt anlamlısı
kıs kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : yaz
Kıs ile ilgili 1 örnek cümle
"Kıs" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Kıs" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Afrika’da kış olmaz mı?
Diğer dillerde Kıs
İngilizce: Winter
Spanish: Invierno
German: Kis
French: Hiver
Italian: Inverno
Kıs ile ilgili atasözleri
Aşağıda Kıs hakkında ve içinde Kıs kelimesi geçen, Kıs ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: Allah kulunu kısmeti ile yaratır
Anlamı: bu dünyada herkesin dar veya geniş, bir geçim yolu vardır.
Atasözü: balı parmağı uzun yemez, kısmetlisi yer
Anlamı: güzel bir şey, onu isteyen ve elde edecek gibi görünenin değil kısmeti olanın eline geçer.
Atasözü: baskısız tahtayı yel alır, yel almazsa sel alır
Anlamı: kontrol altında bulundurulmayan veya gereği gibi korunmayan gençler kötü yollara sürüklenebilirler.
Atasözü: baskısız yongayı yel alır; sahipsiz tarlayı sel alır
Anlamı: kontrol altında bulundurulmayan veya gereği gibi korunmayan gençler kötü yollara sürüklenebilirler.
Atasözü: baykuşun kısmeti ayağına gelir
Anlamı: Tanrı hiçbir canlıyı aç bırakmaz, kımıldamadan duran baykuşun rızkını bile önüne koyar.
Atasözü: bayramda borç ödeyene ramazan ağır (kısa) gelir
Anlamı: vadesi yaklaşan bir borcu ödemek zorunda olan kimseye günler çok çabuk geçer.
Atasözü: borçlunun dili kısa gerek
Anlamı: borcu olan kimse, alacaklısına karşı ileri geri konuşmamalı, aşağıdan almalıdır.
Atasözü: eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa
Anlamı: kimseyi ilgilendirmeyen işleri kendi kendine karar verip yapmalısın.
Atasözü: eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır
Anlamı: durumunda, çalışmasında hiçbir gelişme görülmeyen kimseler için kullanılan bir söz.
Atasözü: garip itin kuyruğu bacağı arasında (götünde, kıçına kısık) gerek (olur)
Anlamı: sığıntı durumunda olan kişi, yabancı bir yerde hiçbir şeye karışmamalı, sessiz, kendi hâlinde yaşamalıdır.
Atasözü: her kaşığın kısmeti bir olmaz
Anlamı: herkesin talihi, kazancı bir değildir.
Atasözü: kısa günün kârı az olur
Anlamı: kısa süre çalışılarak yapılan işten elde edilecek kazanç az olur.
Atasözü: kısmet gökten zembille inmez
Anlamı: çalışmayanın kısmeti olmaz.
Atasözü: kısmet ise gelir Hint'ten Yemen'den, kısmet değilse ne gelir elden
Anlamı: Tanrı bir şeyi size kısmet etmişse o mutlaka size gelir, kısmet etmemişse yapacak bir şey yoktur.
Atasözü: kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar
Anlamı: kişi ne kadar çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır.
Atasözü: kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır
Anlamı: Tanrı kendisine kısmet vermemiş olan yaratık, yararlanılacak şeyi elde etmek kolaylaştığı zaman, başka bir işle uğraştığı için bundan yoksun kalır.
Atasözü: kısmetten fazlası olmaz
Anlamı: kişi ne kadar çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır.
Atasözü: misafir kısmeti ile gelir
Anlamı: misafirin geldiği evde ya yiyecek bulunur veya beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek gelir.
Atasözü: misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır
Anlamı: Tanrı, misafirin yediğinden kat kat fazlasını, misafir ağırlıyor diye ev sahibine verir.
Atasözü: turpun sıkısından seyreği iyidir
Anlamı: görüşmeyi, konuşmayı sıklaştırmamak doğrudur.
Kıs ile ilgili deyimler
Aşağıda Kıs hakkında ve içinde Kıs kelimesi geçen, Kıs ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: (bir şeyin) altını kısmak
Anlamı: ocağın alevini azaltmak.
Deyim: (birinin) kızı kısrağı
Anlamı: birinin ailesindeki kızlar ve kadınlar.
Deyim: (birinin) kuyruğunu kıstırmak
Anlamı: birini güç bir duruma düşürmek.
Deyim: gemini kısmak
Anlamı: bir kimsenin üzerindeki baskıyı arttırmak.
Deyim: gözünden kıskanmak
Anlamı: üzerine titremek, kollayıp gözetmek.
Deyim: kapana düşmek (girmek veya kısılmak veya koymak veya tutulmak veya yakalanmak)
Anlamı: içinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek: 'Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar.' -R. H. Karay.
Deyim: kapana düşürmek (kıstırmak)
Anlamı: hile ile yakalamak: 'İçindekiler kendilerini ayaklarıyla bir kapana kıstırmışlardır.' -R. N. Güntekin.
Deyim: kısa kesmek
Anlamı: sözü uzatmamak: 'Ahmet Kerim annesiyle kısa kesmek istediği konuşmalarını hep kapıdan çıkarken ayak üstünde yapardı.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: kısa tutmak
Anlamı: 1) bir şeyi gerektiği kadar uzun yapmamak: 'Ama bu sefer ziyaretlerini her zamankinden kısa tutmuşlardı nedense.' -E. Şafak. 2) bir konuyu geniş ve ayrıntılı bir biçimde vermemek: Başkan açılış konuşmasını kısa tuttu.
Deyim: kısıntı yapmak
Anlamı: 1) tutumlu davranmak; 2) azaltmak: 'Bu durum, ister istemez evi doldurup boşaltanlarda da kısıntı yapmamızı gerektiriyordu.' -A. Ağaoğlu.
Deyim: kısıt altına almak
Anlamı: huk. kısıtlamak.
Deyim: kıskacında olmak
Anlamı: bir konu üzerinde iki taraftan da sıkıştırılıp sıkıntılı duruma düşmek.
Deyim: kıskıvrak yakalamak (bağlamak)
Anlamı: 1) kurtulamayacak veya çözülemeyecek biçimde tutmak, sımsıkı tutmak: 'Gecelerden bir gece, birkaç yeniçeri onu kıskıvrak yakaladı.' -İ. O. Anar. 2) mec. tamamen etkisi altında kalmak, bir şeyle sürekli meşgul olmak: 'Amma yalnız bu olmadı, benim muhayyilemi kıskıvrak bağlayan şey, bir başka tecrübe daha ömrüm boyunca beni tesiri altında bıraktı.' -R. H. Karay.
Deyim: kısmet beklemek
Anlamı: evlenmeyi, evleneceği kimseyi beklemek: 'Şimdi genç değil, şöyle kırkını, kırk beşini aşmış, efendiden, ağırbaşlı bir kısmet bekliyor.' -H. Taner.
Deyim: kısmet (kısmeti) çıkmak
Anlamı: evlenme teklifi almak: 'Zavallı kızın kısmeti çıkmış, kendine sormadan, danışmadan hemen vermişler.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: kısmeti açılmak
Anlamı: 1) kazancı artmak, bolluğa ermek; 2) kendisiyle evlenmek isteyen biri çıkmak.
Deyim: kısmeti ayağına (kadar) gelmek
Anlamı: beklenmeyen bir nedenle kazançlı bir durumla karşılaşmak.
Deyim: kısmeti bağlanmak
Anlamı: istediği hâlde evlenememek.
Deyim: kısmeti kapanmak
Anlamı: 1) kazancı azalmak; 2) kendisiyle evlenmek isteyen biri çıkmamak.
Deyim: kısmeti kesilmek
Anlamı: daha önceden kendisine nasip olan bir şey artık nasip olmamak: 'Çöp tenekeleri modernleşip metal sandıklara dönüşünce bu zavallıların çöp tenekelerinden de kısmeti kesildi.' -A. Boysan.