Kan ne demek? Kısaca anlamı nedir?
Kan kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Kan hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Kan
Anlamlar:
1. Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı."
2. Soy
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
Örnek: "O da benim kanımdan."
İçinde Kan geçen birleşik ve kökteş kelimeler: kan akçesi, kan aktarımı, kan ayaklı, kan bağı, kan bankası, kan basıncı, kan bilimi, kan çıbanı, kandamlası, kan davası, kan doku, kan dolaşımı, kan gazı, kan grubu, kan kanseri, kan kardeşi, kankırmızı, kan kırmızı, kankızıl, kankurutan, kan nakli, kan otu, kan pahası, kan parası, kan plazması, kan portakalı, kan pulcuğu, kan serumu, kan şekeri, kan taşı, kan unu, kan uyuşmazlığı, kan zehirlenmesi, kana kan, kanı ayaklı, kanı bozuk, kanı sıcak, ak kan, kirli kan, safkan, tazekan, temiz kan, kardeşkanı, tavşankanı
Kan hakkında eş anlamlı kelimeler
Kan eş anlamlısı
kan kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : soy
Kan hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Kan zıt anlamlısı
Kan kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Kan ile ilgili 2 örnek cümle
"Kan" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Kan" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. O benim kanımdan, benim canımdan biri, nasıl yardım etmem ona? diyordu
2. Bu yurt için nice kan döktük
Diğer dillerde Kan
İngilizce: Blood
Spanish: Sangre
German: Blut
French: Sang
Italian: Sangue
Kan ile ilgili atasözleri
Aşağıda Kan hakkında ve içinde Kan kelimesi geçen, Kan ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: acıkan doymam sanır, susayan kanmam sanır
Anlamı: bir şeyi uzun süre elde edemeyen kimse, daha sonra o şeyden ne kadar çok edinirse edinsin yine kendisine yetmeyeceği kanısında bulunur.
Atasözü: acıkan ne olsa yer, acıyan ne olsa söyler
Anlamı: geçim sıkıntısı içinde bulunan kişi geçinebilmek için her yolu dener, her işi yapar, canı yanan kişi de sonunu düşünmeden ağzına geleni söyler.
Atasözü: acıkan ne yemez, acıyan ne demez
Anlamı: geçim sıkıntısı içinde bulunan kişi geçinebilmek için her yolu dener, her işi yapar, canı yanan kişi de sonunu düşünmeden ağzına geleni söyler.
Atasözü: acıkanın yanağından, susayanın dudağından belli olur
Anlamı: bir insanın ne durumda olduğu yüzünden anlaşılır.
Atasözü: acıyan uyumuş, acıkan uyumamış
Anlamı: insan sıkıntıya katlanır da açlığa katlanamaz.
Atasözü: adamın yere bakanından, suyun yavaş akanından kork
Anlamı: duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
Atasözü: ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur
Anlamı: çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler.
Atasözü: ağanın alnı terlemezse ırgadın burnu kanamaz
Anlamı: işveren işçisi ile birlikte çalışmazsa işçi işe var gücüyle sarılmaz.
Atasözü: ahbap kusuruna bakan ahbapsız kalır
Anlamı: dostların ufak tefek kusurlarına bakmamak gerekir.
Atasözü: akacak kan damarda durmaz
Anlamı: kişi, alın yazısında olanla kesinlikle karşılaşır.
Atasözü: akan su yosun tutmaz
Anlamı: tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
Atasözü: Allah bal mumu yakana bal mumu, yağ mumu yakana yağ mumu verir
Anlamı: Tanrı bol harcayana bol, az harcayana az verir.
Atasözü: anca beraber, kanca beraber
Anlamı: iki veya daha çok kişi yaptıkları iş kötü de gitse birbirlerinden ayrılmamalıdırlar.
Atasözü: arşın malı kantar ile satılmaz
Anlamı: bir nesne için kullanılan ölçü, niteliği ayrı olan başka bir nesne için kullanılamaz.
Atasözü: atına bakan ardına bakmaz
Anlamı: görevini eksiksiz yapan, aracını iyi kullanan kimse kendisini kötü duruma düşmekten kurtarmış olur.
Atasözü: aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
Anlamı: büyük şeyleri elde edebilmek için önce küçük şeylerle yetinmek gerekir.
Atasözü: azıksız yola çıkanın gözü el torbasında kalır
Anlamı: ileride gereksinim duyacağı şeyleri zamanında hazırlamayan kişi, hazırlık yapan diğer insanlardan yardım bekler.
Atasözü: bakan göze bağ (yasak) olmaz
Anlamı: herkesin gözü önündeki şeye bakılması önlenemez.
Atasözü: bakan yemez, kapan yer
Anlamı: bir şey yalnızca bakmakla elde edilemez, onu ele geçirmek için davranmak gerekir.
Atasözü: beyler buyruğu yoksula kan ağlatır
Anlamı: yöneticiler, uygulanması güç buyruklar vererek halkı sıkıntıya sokarlar.
Kan ile ilgili deyimler
Aşağıda Kan hakkında ve içinde Kan kelimesi geçen, Kan ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağzından çıkanı (çıkan sözü) kulağı duymamak (işitmemek)
Anlamı: sözlerini tartmadan söylemek.
Deyim: akan sular durmak
Anlamı: itiraz edememek, söyleyecek sözü kalmamak: 'Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu.' -A. Kulin.
Deyim: al kanlara boyanmak
Anlamı: 1) yaralanmak; 2) vurularak ölmek; 3) şehit olmak.
Deyim: alışkanlıktan (alışkanlığından) kopamamak
Anlamı: belli bir huydan vazgeçememek, alışıklığı bırakamamak: 'Bir zorunluluk olmadan alışkanlıklarımızdan kolay kolay kopamıyoruz.' -H. Taner.
Deyim: altın leğene kan kusmak
Anlamı: varlık içinde hastalık veya sıkıntı çekerek yaşamak.
Deyim: (aralarında) kan olmak
Anlamı: aralarında kan davası bulunmak.
Deyim: başına kan çıkmak
Anlamı: öfkelenmek, hiddete kapılmak, kontrolünü yitirmek: 'Bizim merkez memuru celallidir, başına çabuk kan çıkar, hatırınızı kıracak şeyler yapar.' -P. Safa.
Deyim: benzi kanlanmak
Anlamı: sağlıklı duruma gelmek, canlanmak.
Deyim: benzinde kan kalmamak
Anlamı: kansızlık sebebiyle yüzü sararmak.
Deyim: benzine kan gelmek
Anlamı: sağlıklı duruma gelmek, canlanmak: 'Yirmi dört saat evvel Allah'tan ziyade Abdülhamit'ten korkan kâtiplerin henüz benizlerine kan gelmemişti.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: (bir şey) kanına işlemek
Anlamı: 1) bir şeyi aşırı ölçüde benimsemek: 'Kanıma işleyen müzik ateşinden, kurduğum şarkıcılık düşlerinden ne yazık ki söz edemeyeceğim.' -M. Mungan. 2) büyük ölçüde etkisinde kalmak: 'Her şeye karşın iş adamlığı kanına işlemişti.' -T. Yücel.
Deyim: (bir şeye) kanaat getirmek
Anlamı: kanmak, aklı yatmak, inanmak: 'Artık Kâmuran'ın ömrümün en büyük aşkı, geleceğime bir tek hâkim kudret olduğuna kanaat getirdim.' -H. E. Adıvar.
Deyim: (bir şeyin) kanını emmek
Anlamı: insafsızca sömürmek: 'Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa hâlinde katı toprak üzerine attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: (biri ötekinin yanında) zemzemle yıkanmış olmak
Anlamı: biri, ötekine göre çok iyi nitelikte olmak.
Deyim: (birinden) kan gitmek
Anlamı: 1) büyük ve küçük abdestini yaparken kan gelmek; 2) kadınlarda aybaşı çok kanlı olmak.
Deyim: (birine, bir şeye) kanat germek
Anlamı: koruması altına almak, himaye etmek: 'Bazı işsiz güçsüz takımı, beş para etmez yapılara kanat gererek kendilerini tatmin etme girişimindeler.' -A. Boysan.
Deyim: (birine) kan kusturmak
Anlamı: çok eziyet çektirmek: 'Fakat sonra bana haftalarca kan kusturdunuz, dedim.' -R. N. Güntekin.
Deyim: (birine) kanat açmak
Anlamı: birini korumak, himaye etmek.
Deyim: (birine) kanı kaynamak
Anlamı: çabucak sevgi duymak: 'Sonra da kanları kaynamıştı bu genç, yakışıklı ve zeki çocuğa.' -Ç. Altan.
Deyim: (birine) kol kanat olmak (germek)
Anlamı: yardım etmek, korumak, himaye etmek: 'Sade çocuğuna değil, eşine de kol kanat gerer, ona da analık eder.' -H. Taner.