Azı TDK Türkçe sözlük anlamı ne demek?
Azı kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Azı hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Azı
Anlamlar:
1. Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi
Özelliği / Tipi / Türü: Halk ağzında
İçinde Azı geçen birleşik ve kökteş kelimeler: azı dişi
Azı hakkında eş anlamlı kelimeler
Azı eş anlamlısı
azı kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Öğütücü Diş
Azı hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Azı zıt anlamlısı
Azı kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Azı
İngilizce: Molar
Spanish: Muela
German: Weniger
French: Molaire
Italian: Molare
Azı ile ilgili atasözleri
Aşağıda Azı hakkında ve içinde Azı kelimesi geçen, Azı ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: abdala 'kar yağıyor' demişler, 'titremeye hazırım (durmuşum)' demiş
Anlamı: varlıklılar için sıkıntı olabilecek bir durum, yoksullar için söz konusu bile olmaz.
Atasözü: akarsu çukurunu kendi kazır
Anlamı: bir şeyi yapma isteği ve gücü bulunan kimse, uygun bir çalışma yönü ve alanı bulur.
Atasözü: akın (beyazın) adı (var), karanın (esmerin) tadı (var)
Anlamı: beyaz tenli olanlar güzel sayılsa da gerçek güzellik ve şirinlik esmerlerdedir.
Atasözü: alna yazılan başa gelir
Anlamı: kişi, kaderi ne ise onu görür.
Atasözü: armudun önü kirazın sonu
Anlamı: armut ilk çıktığında, kiraz da biteceği zaman yenilmeli.
Atasözü: atın tepmezi, itin kapmazı olmaz
Anlamı: size çok bağlı olan kimseler bile zaman gelir sizi incitebilirler.
Atasözü: azı bilmeyen çoğu hiç bilmez
Anlamı: küçük de olsa bir iyiliğin değerini bilmeyen, daha büyük iyiliklere layık değildir.
Atasözü: azıcık aşım, ağrısız (kaygısız) başım
Anlamı: derdim olmasın da başka bir şey istemem.
Atasözü: azıksız yola çıkanın gözü el torbasında kalır
Anlamı: ileride gereksinim duyacağı şeyleri zamanında hazırlamayan kişi, hazırlık yapan diğer insanlardan yardım bekler.
Atasözü: başa yazılan gelir
Anlamı: kişi, kaderi ne ise onu görür.
Atasözü: bazı dingil döner bazı teker
Anlamı: karşılıklı ilişkilerde her iki tarafa da zaman zaman söz söyleme hakkı doğar.
Atasözü: berberin solumazı, tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi
Anlamı: çalışan kişinin kötü özellikleriyle müşterilerine rahatsızlık vermeyeni makbuldür.
Atasözü: beyazın (akın) adı (var), esmerin (karanın) tadı (var)
Anlamı: beyaz tenli olanlar güzel sayılsa da gerçek güzellik ve şirinlik esmerlerdedir.
Atasözü: boşboğazı ateşe atmışlar, odunum yaş (az) demiş
Anlamı: çenesi düşükler umulmadık anlarda densizce konuşabilirler.
Atasözü: çatal kazık yere batmaz (geçmez, çakılmaz)
Anlamı: birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez.
Atasözü: çoğu gitti, azı kaldı
Anlamı: yapılmakta olan işin en önemli, en güç bölümü bitti, az ve önemsiz bölümü kaldı.
Atasözü: çoğu zarar, azı karar
Anlamı: hiçbir zaman aşırıya kaçılmamalıdır.
Atasözü: dokuz at bir kazığa bağlanmaz
Anlamı: bir işin başına, tanınmış kişiliği bulunan birçok kimse birden getirilmemelidir, bunlar anlaşamaz ve birbirlerine düşerler.
Atasözü: eşeği düğüne çağırmışlar, 'ya su lazımdır ya odun' demiş
Anlamı: bir işi yapmamak için bahane bulmayı anlatan bir söz.
Atasözü: gönlün yazı var, kışı var
Anlamı: insan kimi zaman sevinçli, kimi zaman da üzüntülü olabilir.
Azı ile ilgili deyimler
Aşağıda Azı hakkında ve içinde Azı kelimesi geçen, Azı ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: abdestinde namazında olmak
Anlamı: dindar olmak.
Deyim: Agop'un kazı gibi bakmak
Anlamı: aptal aptal bakmak.
Deyim: aldı sazı eline
Anlamı: hiç kimseyi konuşturmadan konuşan kimseler için kullanılan bir söz.
Deyim: alnında yazılmış olmak
Anlamı: bir olayın, kişinin başına gelmesini Allah yazmış olmak.
Deyim: alnının kara yazısı
Anlamı: kötü kaderi, kötü talihi: 'Alnımın ne kara yazısı varmış.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: arının yuvasına kazık (çöp) dürtmek
Anlamı: tehlikeli kişiyi kışkırtmak.
Deyim: armudun sapı var, üzümün (kirazın) çöpü var demek
Anlamı: her şeye kusur bulmak, hiçbir şeyi beğenmemek.
Deyim: atını sağlam kazığa bağlamak
Anlamı: eşeğini sağlam kazığa bağlamak.
Deyim: avazı çıktığı kadar
Anlamı: çok yüksek sesle: 'Avazı çıktığı kadar haykırmak istiyordu.' -P. Safa.
Deyim: azı çoğa saymak (tutmak)
Anlamı: verilen küçük bir armağanı çok beğenmek.
Deyim: azınlıkta kalmak
Anlamı: bir toplulukta belli bir sorun üzerine oy verenler, karşı düşünceye oy verenlerden daha az olmak.
Deyim: bir fende kazık kakmak (çakmak)
Anlamı: bir bilgi veya bilim dalında saplanmış kalmak: 'Bir fende kazık kakmaktansa hepsinden birer parça malumat kapma fikrinde idi.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: (bir şeye, bir kimseye) yazık olmak
Anlamı: boş yere zarar verilmek: Masrafa yazık oldu. Adama yazık oldu.
Deyim: (bir şeye, kimseye) yazık etmek
Anlamı: boş yere zarar vermek: Kumaşa yazık etti. Çocuğa yazık ettiniz.
Deyim: (bir şeyi) hazır etmek
Anlamı: hemen kullanabilecek duruma getirmek.
Deyim: (bir şeyi) sağlam kazığa bağlamak
Anlamı: işin sonuçlanmasına engel olacak şeyleri ortadan kaldırmak, işin aksamadan yürümesini sağlayacak önlemleri almak.
Deyim: (bir yerde) hazır bulunmak (olmak)
Anlamı: 1) bir yerde var olmak, kendi bulunmak; 2) bir şeyi hemen yapabilecek durumda olmak.
Deyim: (birine) nazı geçmek
Anlamı: dilediğini kabul ettirecek kadar hatırı sayılmak.
Deyim: (birinin) nazını çekmek
Anlamı: her istediğini yerine getirmek: 'Ben karım için çalışıyorum. Epeyce kazanıyorum. Onun nazını çekerek bütün çocuklarına katlanıyorum.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: boğazı açılmak
Anlamı: iştahı artmak.