Asma nedir? Anlamı ne demek?
Asma kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Asma hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Asma
Anlamlar:
1. Asmak işi
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Asılmış, asılı
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
Örnek: "Öksüz, odanın ortasına kurulu çarşaftan bozma asma salıncağın içinde uyuyordu."
İçinde Asma geçen birleşik ve kökteş kelimeler: asma bahçe, asma kat, asma kilit, asma köprü, asma merdiven, asma tavan
2. Asmagillerden, dalları çardak üzerine yayılan üzüm vb. bitkiler
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Bitki bilimi
3. Belirli bir tür üzüm veren bitki (Vitis)
İçinde Asma geçen birleşik ve kökteş kelimeler: asma bıyığı, asma biti, asma kabağı, asma yaprağı, akasma, karaasma, sarıasma, Frenk asması, meryemana asması, üzüm asması, yaban asması
Asma hakkında eş anlamlı kelimeler
Asma eş anlamlısı
asma kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : asılı, asılmış
Asma hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Asma zıt anlamlısı
Asma kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Asma ile ilgili 3 örnek cümle
"Asma" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Asma" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Kapıda asma kilit vardı
2. Evin önünde bir asma vardı
3. Asmamız bu yıl üzüm verecek
Diğer dillerde Asma
İngilizce: Exceeds
Spanish: Exceder
German: Weinstock
French: Dépasser
Italian: Superare
Asma ile ilgili atasözleri
Aşağıda Asma hakkında ve içinde Asma kelimesi geçen, Asma ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: it itin ayağına (kuyruğuna) basmaz
Anlamı: başkasına kötülük etmek konusunda aynı şeyi düşünenler birbirlerini incitmezler.
Atasözü: soy asma, soyuna çeker
Anlamı: temiz soydan gelen kişi, her durumuyla soyluluğunu gösterir.
Atasözü: yerdeki yüze basılmaz (kimse basmaz)
Anlamı: alçak gönüllü olanları kimse hor görmez, herkes onları korur.
Asma ile ilgili deyimler
Aşağıda Asma hakkında ve içinde Asma kelimesi geçen, Asma ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: abdestsiz yere basmamak
Anlamı: dinî kurallara titizlikle bağlı olmak.
Deyim: acısını bağrına (içine) basmak (gömmek)
Anlamı: bir üzüntüye, sıkıntıya yakınmadan katlanmak.
Deyim: ağır basmak
Anlamı: ağırlık olarak fazla gelmek.
Deyim: ağırlık basmak (çökmek)
Anlamı: 1) gevşeklik ve uyku gelmek; 2) ağır bir hava kaplamak; 3) sessizlik oluşmak: 'Yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: ayağı düze basmak
Anlamı: güçlükleri yenerek ilerisinden korkmayacak bir duruma girmek.
Deyim: ayağını denk basmak
Anlamı: dikkatli ve uyanık davranmak.
Deyim: ayak basmak
Anlamı: 1) bir yere varmak, ulaşmak: 'Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum.' -K. Bilbaşar. 2) girmek, gelmek, uğramak: 'Köy evinin içine ayak basar basmaz, elbette bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur.' -S. F. Abasıyanık. 3) mesleğe girmek; 4) bir yere bağlanmak.
Deyim: ayak basmamak
Anlamı: bir yere hiç uğramamak: 'Tevfik'in kızı, kendi evladı gibi büyüttüğüm çocuk, konağa ayak basmıyor.' -H. E. Adıvar.
Deyim: bağrına basmak
Anlamı: 1) kucaklamak: 'İzmir'den kalkıp Mısır'a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi.' -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) biriyle ilgilenerek onu koruyup kayırmak, yetiştirmek: 'Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına basmak isteyeceksin.' -E. Bener.
Deyim: bağrına taş basmak
Anlamı: sesini çıkarmaksızın her türlü acıya katlanmak: 'Acı çekerdim ama makul bir çocuktum. Bağrıma taş bastım.' -A. Kutlu.
Deyim: (bir şey, bir şeyi) ağır basmak
Anlamı: 1) taşıdığı özellikler üstün gelmek: 'Yerli halıları gördüm; koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu.' -B. R. Eyuboğlu. 2) bir işte gücü ve etkisi üstün gelmek: 'Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu.' -T. Buğra.
Deyim: (bir yere) parmak basmak
Anlamı: 1) imza yerine parmağını mürekkebe batırarak bir yere bastırmak: 'Ben bu dileğin altına bilmem kaç kuruşluk pul yapıştırtıp, binlerce yurttaşa parmak bastırtıp yirmi metre uzunluğunda bir dilek kâğıdı olarak size sunabilirdim.' -N. Hikmet. 2) mec. bir konu üzerine dikkati, ilgiyi çekmek: 'Bu arada benim öteden beri gözüme çarpan bir noktaya şimdi parmak basacağım.' -B. Felek.
Deyim: (birine) ateş basmak
Anlamı: kızarmak, sıkılıp başına kan yürümek.
Deyim: (birine) gariplik basmak
Anlamı: yalnızlık çökmek: 'Başka yerlerde bana bir gariplik basıyor.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: (birini) hırs basmak
Anlamı: hırslı duruma gelmek.
Deyim: (birinin) bam teline basmak (dokunmak)
Anlamı: en çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek: 'Firuzan bam teline basıyor, aksi sesler çıkarıyor.' -H. E. Adıvar.
Deyim: (birinin) can damarına basmak
Anlamı: bir işin en önemli yönü üzerinde durmak.
Deyim: (birinin) gırtlağına basmak
Anlamı: birine bir şey yaptırmak için dayatmak veya inat etmek.
Deyim: (birinin) izine basmak
Anlamı: esk. gözden uzaklaştırmayarak ne yaptığını gözetlemek.
Deyim: (birinin) kuyruğuna basmak
Anlamı: birini incitip saldırıda bulunmasına yol açmak, tahrik etmek.